- Çukurova (Adana) Kitap Fuarı TÜYAP tarafından yapılıyor. Nergiz Yayınları olarak 12 yıldan bu yana ve her yıl en az 3 ve 4 farklı şehirdeki fuarlarına katıldığımız TÜYAP’a pandemiden dolayı 78.000 lira borcumuz kaldı ve pandemide TÜYAP Nergiz Yayınları’nı icraya verdi. Ben borcumuzu ödemek için defalarca, sayısını hatırlamıyorum, TÜYAP yetkililerini telefonla aradım. Tüm yöneticilerinin burnu havada olduğundan dolayı tenezzül edip de görüşmediler ancak Ankara Kitap Fuarı’nın bitimine 3 gün kala TÜYAP’ın koordinatörü Fethi bey benim yanıma geldi. “Ahmet bey, sizin bize borcunuz var. İstanbul’a döndüğünüzde görüşelim, bu borcu karşılıklı görüştükten sonra bir şekilde yapılandıralım. Ödeyin bitsin. Gördüğümüz kadarıyla siz işe devam ediyorsunuz, yeni kitaplar yayınlıyorsunuz.” Ben de Fethi beye teşekkürlerimi ilettim. İstanbul’a döner dönmez hemen arayacağımı söyledim. İlk olarak TÜYAP’tan Nilüfer hanımı aradım. Baktım ki Ankara’daki tavrı farklılaştı. Fethi beyin bende cep numarası yoktu. TÜYAP santrali üstünden Fethi beyi aradım 8-10 defa. Çünkü bana yapılandırma taahhüdünde bulundu. Bu meyanda Adana Kitap Fuarı’na katılmak için arkadaşım olan Sarmal Kitabevi’ne telefon açtım. “Beraber Çukurova (Adana) Kitap Fuarı’na katılalım mı” dedim. Onun bana söylemi “Ahmet fuara katılacak kadar adetli kitabım yok” oldu. Ben bir teklif yaptım. Fuarın komple ücretini nakit olarak ben vereceğim, toplam 41.453 lira, artı elektrik parası olarak 5530 lira. Sözleşmeyi Sarmal Kitabevi yaptı. Paralarını nakit olarak yatırdım, ben hazırlıklara başladım. Sarmal Kitabevi’nin sahibi arkadaşım olan İsmet, fuar yaklaşmaya başladığında bir koli kitap getirdi. Bu meyanda yeni kitap hazırlığım vardı. İlk satışını Çukurova (Adana) Kitap Fuarı’nda okurlara sunmak için hızlı bir şekilde yayınladım. Her şeyimiz hazırdı, bi stant yapımı kalmıştı. Standımızın yapımı için sürekli çalıştığımız stantçı arkadaşımızı aradım. TÜYAP’ın bize göndermiş olduğu krokiyi gönderdim. “Abi standin maliyeti 10.000 lira” dedi. Standın projesini beraber yaptık. Sözleşmeyi Sarmal Kitabevi yaptığından dolayı standın sol tarafına Sarmal Kitabevi’nin logosunun, sağ tarafına Nergiz Yayınları’nın logosunun, standımızın ucuna da yeni kitabımız Milli Eğitime Darbe’nin 5 metrelik bi sütunda, kitabın kapağı dört bi taraftan gözükecek şekilde duran afişinin projelerini hazırladık ve gönderdik. Sağolsun stantçı arkadaşımız da tam da istediğim gibi yaptı. 12.01.2024 tarihinde uçakla Adana’ya indim. Tabi kitap kolilerimizi daha önceden kargoyla Adana’ya yolladım. Adana’ya indikten sonra fuar alanına gittim. O ana kadar hiçbir şekilde TÜYAP bizi aramadı. Ben standımıza girdim. Kitapları dizmeye başladıktan sonra TÜYAP, Sarmal Kitabevi’ni aramaya başladı. “Biz standı ve sözleşmeyi Sarmal Kitabevi’yle yaptık, Nergiz Yayınları olamaz.” demiş. Baskı telefonlarına başlamış. Akabinde ben TÜYAP yöneticisine telefon açtım. “Beyefendi” dedim “ben Nergiz Yayınları’nın sahibi Ahmet Acar. Biz Sarmal Kitabevi’yle ortak katıldık fuara. Bunun bir sakıncası var mı?” “Logo haricinde yok” dedi. “Logoyu kaldırırsan olur” dedi. Ben de “Defalarca TÜYAP kitap fuarlarına katıldım, benim size borcum var, ben bu borcu çalışarak ödeyebilirim.” dedim. O da anlayışla karşıladı, tevazu gösterdi. Cumartesi günü Adana valisi fuarı açtı ve bizim çaprazımızda bulunan Adana İl Milli Eğitim standını ziyarete gelmiş. Ben farkında değilim, o esnada başım kalabalıktı. Valinin yanında yayıncılar birliği başkanı ve TÜYAP yetkilileri varmış. Bizim Milli Eğitime Darbe kitabımızın kapak afişini vali bey görmüş. “Kaldırın bu afişle kitapları” demiş. Yayıncılar birliği başkanı beyefendi “Kitap yasal, kalkmaz” demiş. Vali bey “O zaman bu afişi kaldırın” talimatı vermiş. Yoksa kitap fuarına okullardan öğrenci göndermeyeceğini beyan etmiş. TÜYAP yetkilerinin bana gelip söyledikleri bu şekilde. O esnada Mahiye Morgül öğretmenimiz stantta kitabı olan Milli Eğitime Darbe’yi okurlara imzalıyordu ve büyük ilgi vardı. TÜYAP yetkilisine “Ben Mahiye öğretmenimle konuşayım, burada esnaf da söz konusu, afişleri kaldıralım” dedim. Mahiye öğretmenim de uygun gördü. Daha sonra TÜYAP yetkilileriyle telefonla görüştük. “Gece afişi kapatabilirsiniz” dedim. Olayı bu şekilde kapatmış olduk. Her ne olduysa, pazartesi akşamüzeri fuarın üçüncü günü bittikten sonra TÜYAP yetkilileri beni toplantıya çağırdı. “Ahmet Acar” dedi. “Standı kapatmak zorundayız. İstanbul’dan talimat geldi.” Ben de yönetici olarak şunları söyledim: “Bu meselenin haberleri çıktı. Bir yangın var, bu yangına benzin dökmeyin”” telkininde bulundum ama onlar kendilerini iyi yönetici zannettiklerinden dolayı ısrar ettiler ve standı kapattık. İstanbul’a döndüğümde haber taraması yaptım. Yayıncılar birliği başkanı Nergiz Yayınları’nın yanında olması gerekirken, beyanında kaçak firma demiş. Yukarıda kitap yasal diyor, o kitabı yayınlayan firmaya kaçak diyor. Peki şimdi ben de soruyorum; 12 yıldan bu yana her kitabıma ambargo koyulan, her fuarda Yayıncılar Birliği başkanının yanına gidip de serzenişte bulunan benim.
Adaanaaya gidek mii?
Adaanaadan dönek mii?
18.01.2024