Site icon Söz Gazetesi

YAŞAYAN EN ESKİ UYGARLIK

 

Efsanevi kayıtlarla Çin tarihi İÖ 2852 yılına kadar gitse de tarihte zuhur eden ilk büyük devletleri Han hanedanı, İÖ 206 yılında kurulmuştur. Bundan Önceki Hsia, Shang, Chou ve Ch’in hanedanları Çin tarihinin gelişme safhasını teşkil eden bir silsiledir. Tam anlamıyla anlaşılamayan bu devrede, kuzeyden ve batıdan alınan tesirlerle, komşu kavimlerin gelip Sarı Irmak havzasına yığılmaları ile Çinlilik ve Çin kültürü oluşmaya başlamış; Konfüçyüs, Lao-tse ve benzeri filozoflar Çin felsefesinin temellerini atmışlardır.

Han hanedanı kurulduğunda, bütün yönleriyle gelişmiş bir devlet geleneğinin üzerine oturmuştu. Parlak, ancak iç kargaşalık içinde tam 231 yıl süren ilk hanedanı, çok sayıda sosyal patlamalara sebep olmuş (Wang Mang İS 9-23), nihayet İS 25 tarihinde, yerini sonraki Han hanedanına bırakmıştır. Bu devlet de 220 yılında tarih sahnesinden silinince, bütün Çin’in küçük devlet ve beyliklere ayrıldığını görmekteyiz. Güneyinde ve kuzeyinde, 589 yılında Suei hanedanının bütün ülkeyi içine alan bir imparatorluk kurmasına kadar Çin, aynı zamanda hüküm süren birçok devletle yönetilmiştir. Suei hanedanı, ülkesi içinde birliği sağladığı gibi etrafındaki komşularına dahi siyasi üstünlüğünü hissettirmişti. Çin Seddi’nin tamiri ve ilave inşası için, 580’li yılların başında bir milyon kişi seferber edilmişti. Yeni su kanallarının kazıldığı 600’lü yılların başında, “uzakbatı” ile ticari temasa geçilmeye çalışılmıştır. Gök-Türklerin hücumları ve ekonomik sıkıntılar yüzünden 618 yılında yıkıldığında, Çin tarihinin her yönden en parlak devleti sayılan T’ang hanedanı kuruldu.

Hâkimiyetin sınırlarını Batı Türkistan’a kadar genişleten bu hanedan, Türk ve Doğu İran kültürleriyle tanışma fırsatı buldu. Çin kültüründe, büyük oranda Türk ve Soğd tesiri görülmeye başlandı. Bu durum, Çin’in ilim ve sanat sahalarına da yansıdı; yeni buluşlar, şiir kitapları ve sanat eserleri meydana getirildi.

Türk-Çin ilişkileri

Çin tarihi Özellikle kuzeyli komşularının tarihi ile iç içe gelişmiştir. Türkler ve Moğollar kuzeyli kavimlerin en önemlileriydi. Az da olsa, bazen Mançu ve Kore kavimleri de Çin tarihîni etkilemişlerdir.

Tarihi efsanelerde dahi (İÖ 2205) ilk imparatorun tahta çıkışı Hunların atalarıyla ilgilidir. Çin tarihi kayıtları İO 1000’li yıllara doğru daha düzgün bir hâl alır. Öncekileri tasnif etmek ve kuzeyli kavimleri ayırt edebilmek zordur. Türklerin temsil ettiği Altay kültürü İO 1450’lerden itibaren Çin’de görülmeye başlamıştır. Aradan geçecek iki asır içinde, ilkel tarıma dayalı yerli Lung-shan kültürü yerine, daha gelişmiş Türk unsurlarıyla donatılmış Yang-shao kültürü ön plana çıkacaktır. Özellikle, Türkler tarafından getirilmiş bronz eserler, demir işleyiciliği, at ve de Gök kültü Çin kültüründe boy gösterecektir. Büyük Hun İmparatorluğu tarih sahnesinde iyice belirinceye kadar, kaynaklarda pek açık olmamakla birlikte Türk boyları Çin topraklarına sürekli akın yapıyordu. Bu akınlar iki ayrı şekilde oluyordu. Birincisi, devlet hâlinde planlı Hun akınları; İkincisi ise Çin içindeki Hunların rast gele yağma akınları. Planlı Hun akınlarının başlangıç tarihi IÖ 934-910 yıllarıdır. Bu arada, İÖ 827-782 arasında Hun saldırılarından korunmak için Çin Seddi’nin ilk duvarları yapılmaya başlandı, Hunlar bu devirlerde kitleler hâlinde Çin’e gidiyor, fakat bir süre sonra Çinlileşiyorlardı.

 

Tarihte ilk defa İÖ 318’de, Hunlarla Çinliler arasında bir anlaşma yapıldığı bilinmektedir. İÖ 209 yılında Hun hükümdarı olan Mou-tun, Çinlileri en çok dehşete düşüren kuzeyli komşudur. Çin’de, ondan sonra başa geçen bütün hanedanlar Mou-tun dönemini Örnek alarak kuzey siyasetleri stratejilerini hazırlamışlardır. Türklerin ve diğer kuzeyli kavimlerin askerî üstünlüğü hiçbir zaman sürekli olmamıştır. Bunun sebebi, söz konusu kavimlerin Çinlilerin hazırladığı ve uyguladığı diplomatik ve siyasî stratejik planlara karşı koyamamalarıdır. Kuzeyde yıkılan Türk devletlerinden bazıları, gidip Çin’de yeni devletler kurmuşlardır. Hunlar yıkılınca Chao, Pei Liang, Hsia gibi devletler kurulmuş, fakat bunlar kısa zamanda Çinlileşmiştir. Tabgaç devleti de aynı akıbete uğramıştır.

Gök-Türk ve Uygur devirlerinde de aynı tarihi gelişim kendini göstermiştir. Türk devletleri önce tarih sahnesinde zuhur ediyor, arkasından hızla büyüyüp devlet kuruyor, Çin’deki imparatorlukları sıkıştırıyordu. Ancak, Çinlilerin uyguladığı entrika siyaseti Türk devletlerini zayıflatıyor ve kısa zamanda yıkılmasına sebep oluyordu. Moğollar ve Moğolluk, en eski devirlerden itibaren Türklerle çok yakın İlişki içinde bulunmasına rağmen yine de farklıdır. Moğol ismi ancak, 12. yüzyılda Cengiz Han zamanında bütün Moğol kabileleri için yaygın bir hâle gelmiştir. Bundan Önceki çağlarda değişik Moğol boyları ön plana çıkmış, tarih sahnesinde onların adları yer almıştır. Fakat, Türklerle çok yakın sahalarda yaşadıkları için ve de dilleri arasında kelime alışverişi fazla olduğundan Moğolluk ve de Türklük hep birbirine karıştırılmıştır.

Cengiz Han’ın kendisi ve de Moğollar, Türk olmamakla birlikte devletleri içinde çok sayıda Türk unsuru bulundurmuşlardır. Özellikle, Müslüman olmayan Kırgızlara ve Kıpçaklara, Moğol devletlerinde yer verilmiş; İdikut Uygurlarından müşavirler seçilerek devletinin üst makamlarına getirilmiştir. Zaten, Cengiz Han’dan sonra -daha bir asır geçmeden- Moğol devletleri Türk kültürünün etkisinde kalıp Türkleşmişlerdir. Uzakdoğu’da, Çin topraklarında Moğol İmparatorluğu’nu devam ettiren Kubilay dahi, Uygur ve Batı Türkistan’dan kendine danışmanlar, ilim adamları hatta inşaat ustaları getirtmiştir. Pekin’de kurduğu yeni şehre de Türkçe, Hanbalık adını vermiştir.

Kronoloji

İlk proto historik küçük devletlerin (Shan-hsi) kurulması

Shang devletinin ilk kuruluşu; Gök dininin Çin’de yerleşmesi; Chou hanedanı ve feodalizmin doğuşu

Konfüçyüs felsefesinin gelişimi

Lao-tse akidelerinin esası

Dialektik felsefe ve Hukuk felsefesi (Savaşan Devletler devri ile birlikte)

Ch’in reformları ve yeni ahlak

İlk büyük imparatorluğun tesisi (Han hanedanı)

Hunların (Hsiung-nu), Mo-tun ile Çin’i mağlup etmesi ve bunun etkileri

İmparator Wu’nun tahta geçip Han hanedanını dünya devleti yapması

Sosyalist Wang Mang’ın hükümeti ve yeni kanunlar

 

Parçalanma Devri

 

Kuzey ve Güney Çin’de çok sayıda yeni devlet Türk asıllı Tabgaç (T’o-pa/Wei) devletinin Çin’de yükselmesi

Suei hanedanı ve Çin’de birliğin sağlanması

T’ang imparatorluğu ve parlak devrin başlaması

Kültürel gelişmelerin hızlanması ve beş hanedan devri

Sung imparatorluğu ile birlikte ekonomik reformlar, klasik eserlerin kültürel ve tarihi eserlerin meydana getirilmesi

Moğol istilası ve Kubilay devri;

Çin’de Moğol hâkimiyeti Ming devri ve Çin’de halk milliyetçiliği

Ming devrinde edebiyat ve sanatta yeni eserler

Ming hanedanının yıkılması ve aydınların Mançuların tarafını tutması

K’ang-hsi devri ve Mançu (Ch’ing hanedanı) imparatorluğu’nun Orta Asya üzerine doğru ilerlemesi

Avrupa tesirinin Çin’e girmesi, bunun akisleri, “Afyon Savaşları”, T’ai-p’ing isyanı, Müslümanların isyanı

Çin-Japon harbi ve İmparatoriçe Ts’i-hsi’nin yönetimi

 

Sun Yat-sen ve demokratik devrim (1911)

 

Exit mobile version