Mimarlar Odası Ankara Şubesi Başkanı Tezcan Kurtuluş Candan Kentsel Dönüşüm Yasası’nın yeni düzenlemesini sert ifadelerle eleştirdi.
Kentsel dönüşüme özgü hızlandırılmış yargı süreçleri ile deprem bölgelerinde yerleşim yerlerinin kadim uygarlıkların olduğu alanların rezerv alan ilan edilmesi ile hızlandırılmış bir yıkım ve talan süreci herkesi bekliyor olacak.
Halk arasında “Afet-Nimettir” sözü yaygın olarak kullanılır. Her afetin ardından onun nimetini yiyen kesimler olur. Bir doğa olayı olan depremi ülkemizde, ihmaller ve alınmamış önlemler, sağlıksız yapılaşma ve yanlış yer seçimleri ile afete dönüştürenler, sonrasında çıkarttığı tüm kanunlarla her dönemde, yarattıkları afetten nimet çıkarttılar.
Tüm toplumun acılarının üzerine rant organizasyonu inşa edildi. Hazırlanan ulusal deprem stratejileri ve çıkartılan kanunlar amacına hizmet etmedi.1999 depreminden sonra yapı üretim sürecinde kamu eliyle yapılan denetimlerin, özelleştirilmesini sağlayan Yapı Denetimi Kanunu, 2011 Van Depremi’nden sonra da 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun çıkartıldı.
Kentsel dönüşüm adı altında ranta yönelik uygulamaların önünü açan 6306 sayılı kanun amacı dışında kullanıldı. Tarım arazileri arkeolojik alanlar, doğal ve tarihi sit alanları kentsel dönüşüm alanı olarak ilan edildi. Başkent Ankara’da Atatürk’ün şartlı bağışı ve vasiyeti olan Atatürk Orman Çiftliği’nde Kaçak Saray yapılması için 7 dönümlük ağaçlandırılacak alan kentsel dönüşüm alanı ilan edildi. Yine aynı şekilde Cumhuriyet’in ilk toplu konut alanı olan ağaçları ile yapıları, alanı ile tescilli kültür varlığı olan Saraçoğlu Mahallesi yıkılarak yüksek yapılaşmaya açılması için riskli alan ilan edilmesi yargı süreçleri ile iptal edilmeseydi, bugün Saraçoğlu Mahallesi diye bir yer olmayacaktı.
Şimdi de şubat depremleri ile 11 ili etkileyen depremde, yanlış kentleşme, denetimsizlik, yanlış yer seçimlerinin yarattığı kentsel tahribat bahane edilerek, TBMM’de gündeme getirilen ve komisyonda kabul edilen Kentsel Dönüşüm Yasa Taslağı yine rant odaklı uygulamaların önünü açıyor. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı bünyesinde kurulan Kentsel Dönüşüm Başkanlığı’na ayrıcalıklı yetkileri de tanımlayan, bütçe transfer eden yasa taslağı kentsel rantın paylaşımı ve mülkiyetlerin gaspı ile yarattıkları “afetten nimet” çıkartarak yeni bir kentsel mekânın paylaşım sürecini planlıyor.
Artık eviniz sizin eviniz, mülkünüz de sizin mülkünüz değil
Mülkiyet gaspları, mülkiyetin el değiştirmesi, özel mülkiyete ortak olma ile kentsel mekânda yeni bir paylaşım sürecinin ipuçlarını veren kentsel dönüşüm yasa taslağı ile artık kimsenin evi kendi evi, mülkü de kendi mülkü değil.
Kentsel dönüşümde mülkiyet sahiplerinin kararının salt çoğunluğa çekilmesi, tebligat yasasının değiştirilmesi, dönüşüme karşı iseniz mülkiyet hakkınızın satışa çıkartılması, kendi evinizin elinizden alınması ve satışa çıkartılarak yatırımcılara peşkeş çekilebilmesi gündeme gelebilecek. Mülkiyet güvencesinin ortadan kalktığı bir süreçte, her an kapınızda kolluk kuvvetleri ile evinize girmek isteyen, numune almak isteyen bir gasp sistemi ile karşılaşmak mümkün.
Yerleşime rezerv alan, ranta yerleşme
Yerleşim alanları dışında belirlenen rezerv yapı alanlarının taslağın 6.Maddesi’nde yerleşim alanlarının da rezerv yapı alanı ilan edilmesi, bütüncül planlama ilkelerinin devre dışı bırakılması, sağlıksız kentleşme politikalarına yol açacak ve mülkiyetin el değiştireceği bir kentsel süreçle karşı karşıya kalacağız.
Kentsel dönüşüme özgü hızlandırılmış yargı süreçleri ile deprem bölgelerinde yerleşim yerlerinin kadim uygarlıkların olduğu alanların rezerv alan ilan edilmesi ve yasa taslağının deprem bölgesinin dışında uygulanması ile hızlandırılmış bir yıkım ve talan süreci herkesi bekliyor olacak. Cumhuriyet’in temsil mekânı Başkent Ankara’da Emek, Bahçelievler, Anıttepe, Esat, Ayrancı gibi köklü cumhuriyet mahallerinin yıkımını hızlandıracağı, İstanbul’da Kanal İstanbul projesine uzanacağı, tarihi alanların, sit alanlarının yapılaşmaya açılacağı aşikar.
Yerel yönetimlerin yetkilerine de gasp
Uygulama projesi aranmadan avan proje ile uygulama ayrıntıları ve detayları görülmeden Kentsel Dönüşüm Başkanlığı tarafından resen yapı ruhsatı verilmesi, yapının bitiminden sonra 30 gün içerisinde yapı kullanma izni verilmesi, hem yapının sağlıklı projelendirilmesinde ki sorunlarını açığa çıkartacak, hem de yerel yönetimlerin yetkilerini gasp ederek imar uygulamasını merkezileştirerek otoriter bir imar süreci kuracaktır.
Yeni yapılacak yapılarda ödeme zorluğu içerisinde olan hak sahiplerinin yeni mülkiyetlerine kentsel dönüşüm başkanlığının tapu ortaklığı yapacak olması, belirli koşuların sağlanması ile mülkiyet sahiplerine oturum hakkı verilmesi ile malınıza ortakçı bir yönetim inşa edilecek. Hızlandırılmış yargı süreçlerinde, hakkınızı bile aramakta bir oldubitti sistemi ile karşılaşmayı içerisinde barındıran yapı üretim sürecini otoriterleştiren bir dönüşümle, sağlıklı kentsel mekânın üretilmesi de mümkün olmayacak.
Her aşamasında insan öncelikli değil, yarattıkları afetin nimetini, hem deprem bölgelerinde, hem tüm Türkiye’de ranta tahvil edecek ve Cumhuriyet’in mekânsallıklarını yok edecek, kentlerin coğrafyalarını değiştirecek, kültürel sosyal demokratik yapısını alt üst edecek bir yıkım sürecine dönüşecek bir sistemin yasal alt yapısının oluşması anayasal hakların da gaspını getirecektir. Komisyonda kabul edilen yasa taslağının TBMM’de yasalaşması durumunda muhalefet partileri Anayasa Mahkemesi’ne başvurmalıdır.