Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanından sonra Moskova’ya atanan ilk büyükelçi Enis Akaygen’in torunu Prof. Dr. Enis Tulça, dedesinin Atatürk ile olan dostluğunu, Moskova anılarını ve Türk dış politikasına katkılarını Sputnik’e anlattı.
Tarihi yüzyıllara dayanan iki köklü komşu Türkiye ve Rusya’nın ilişkileri kimi zaman savaşlarla kimi zamansa dostluk rüzgârları içinde geçti. İki ülke bugün de savunma sanayinden ticarete, turizmden eğitime kadar birçok farklı alanda işbirliği yapıyor. Türk-Rus ilişkilerinin önemli diplomatik isimlerinden biri de hiç şüphesiz 29 Ekim 1923’te kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Moskova Büyükelçisi Enis Akaygen’di.
Enis Akaygen’in Galatasaray Üniversitesi’nde öğretim üyesi olan torunu Prof. Dr. Enis Tulça, deneyimli diplomatın Türk-Rus ilişkilerine ve Cumhuriyet’in dış politikasına katkılarını anlattı.
Kremlin’de en çok neyden etkilendi?
Prof. Dr. Tulça, aynı ismi taşıdıkları dedesi Enis Akaygen’in iki ülke ilişkilerine en büyük katkısının 7 Aralık 1925’te imzalanan Sovyetler Birliği-Türkiye Dostluk ve Tarafsızlık Antlaşması olduğunu söylüyor.
1945’e kadar devam eden bu anlaşmanın, İkinci Dünya Savaşı sırasında da Türkiye ve Sovyetler arasındaki ilişkilerde önemli bir yer tuttuğunu ifade ediyor. Akaygen’in görev yıllarından kalan çok sayıda da anısı var. Tulça, kendisine aktarılan bu anılardan birini şöyle anlatıyor: “Akaygen, görevi sırasında Sovyet Dışişleri Halk Komiseri Georgi Vasilyeviç Çiçerin ile özel bir dostluk kurmuş. Türk-Sovyet ilişkilerinin geliştirilmesinde bu kişisel dostluğun da rol aldığı söylenir. 1925 yılı sonunda Enis Bey’in görevi biterken Çiçerin bir talimat vererek Kremlin’i açtırır ve Enis Bey burayı gezer. Akaygen bu anısını ailesine, ‘Beni en çok Kremlin’in bodrumundaki sınırsız altın külçeleri etkilemişti, ne zenginlikti’ diye anlatmış.”
Akaygen’in ailesine sık sık Rus halkının son derece misafirperver olduğundan bahsettiğini aktaran Tulça, “Rus ve Anadolu halklarının birbirine çok benzer olduğundan da söz edermiş” diye de ekliyor.
‘Enis Bey’i Atina’dan hemen çağırın, Tahran’a tayin edelim’
Enis Akaygen, Türk dış politikasının da önemli mimarları arasında yer alıyor. Prof. Dr. Tulça, Atatürk’ün Akaygen’e nasıl önem verdiğini ise şöyle anlatıyor: “İran Şahı, 1934 yılındaki Türkiye ziyareti sırasında Atatürk’e, Tahran’daki Türk Büyükelçisi hakkında bir serzenişte bulunmuş. Atatürk de Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras’ı çağırarak ‘Enis Bey’i Atina’dan hemen çağırın, Tahran’a tayin edelim. O, bu pürüzü çözer’ demiş. Gerçekten de Enis Bey’in kurduğu ilişkiler sayesinde Sovyetler Birliği-Türkiye Dostluk ve Tarafsızlık Antlaşması imzalanmış. Daha sonra tayin olduğu Yunanistan’da topyekûn bir savaşın ardından uzlaşmayı sağlamış ve Balkan Paktı’na imza atılmış. Ardından göreve gittiği İran ile sorunlar çözülmüş ve Sadabat Paktı imzalanabilmiştir. Enis Akaygen, Atatürk’ün sağlığında sürekli dış görevlerde tuttuğu ve barışçıl diplomaside başarılı olmuş bir diplomat olmuştur.”
Akaygen soyadını Atatürk önermiş
Akaygen’in içkiyi az içen bir kişi olduğunu aktaran Tulça, “Enis Bey, Çankaya’da ne zaman Atatürk’ün sofrasına katılsa Atatürk garsonlara dönüp ‘Enis Bey geldi, bol su getirin’ dermiş” anekdotuyla iki isim arasındaki samimiyeti de anlatıyor ve şunları ekliyor: “1934’te Soyadı Kanunu çıktıktan sonra Atatürk, çevresindeki birçok isme yaptığı gibi Enis Bey’e de soyadı önermiş. 1935’in Nisan ayında Ankara’daki görüşmelerinde Atatürk, kendi portresini ‘Akaygen’e’ diye imzalayarak hediye etmiş.”
2020, Türkiye-Rusya diplomatik ilişkilerinin 100. yılı oldu
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılmasından kısa bir süre sonra Mustafa Kemal Atatürk, 26 Nisan 1920’de Meclis Başkanı sıfatıyla Sovyetler Birliği’nin kurucusu Vladimir Lenin’e karşılıklı ilişki tesisi teklifi içeren bir mektup gönderdi. Bu mektubun tarihi, Türkiye’nin Sovyetler Birliği’ni dolayısıyla da Rusya’yı tanıdığı tarih olarak kabul gördü.
Sovyet Dışişleri Komiseri Çiçerin, 3 Haziran 1920’de mektuba olumlu cevap verdi. Bu cevap da Türk-Rus diplomatik ilişkilerinin başlangıcı olarak kabul edildi.
Bu sebeple 2020 yılı aynı zamanda Türkiye-Rusya diplomatik ilişkilerinin 100. yılı olarak kutlandı.
Ali Fuat Cebesoy, Moskova’ya 21 Kasım 1920’de atanan ilk büyükelçi oldu. Ankara’da ilk Rus diplomatı 15 Aralık 1920’de göreve başladı. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanından sonra Moskova’ya atanan ilk büyükelçi ise Enis Akaygen’di.
Enis Akaygen’in hayatı
1880’de Filibe’de doğan Enis Akaygen, 1895’ten sonra İstanbul’a göç etmelerinin ardından Galatasaray Lisesi’nden mezun olmuştur. 1901 yılında Osmanlı Hariciyesine giren Akaygen’in ilk görev yeri de tercüme bürosudur. Osmanlı döneminde Yunanistan, St. Petersburg ve Bükreş’te görev yapan Akaygen, İstiklal Savaşı yıllarında Mim Mim Grubu’nda yer alarak arkadaşları ile İstanbul’dan Anadolu’ya gizli silah sevkiyatında bulunur. Beyaz şeritli İstiklal Madalyası’na layık görülen Akaygen, 1920’de, Atatürk tarafından Cumhuriyet Hariciyesi kurucu komisyon üyeliğine atanır.
1922’de Moskova’ya tayin olan Akaygen, ilk olarak maslahatgüzardır. Daha sonra Atatürk, Cumhuriyet’in ilanından üç gün sonra Akaygen’i, Türkiye Cumhuriyeti Moskova Büyükelçisi olarak atar.
Burada 2 yıl boyunca görev yapan Akaygen, Dışişleri Müsteşar Yardımcılığı, Dışişleri Müsteşarlığı görevlerini yapar. Akaygen, Atina ve Tahran’da da elçilik görevlerinde bulunur. Atatürk devrinde oluşan Türk-Yunan dostluğunda önemli katkılarından dolayı 1945 yılında Yunanistan Devlet Liyakat Nişanı verilmiştir. Tahran’daki görevi sırasında, Yunanistan’ın talebi üzerine aynı zamanda Yunanistan’ın menfaatlerini de takip etmiştir.
Emekliliğinin ardından siyasete atılan Akaygen 1956 yılında, İstanbul Yakacık’ta vefat etmiştir.
Yazarı Turan Salcı
kaynak: https://tr.sputniknews.com/