Site icon Söz Gazetesi

Neslihan Dağlı ile Seçkin Şiirler’de Selda Kaya

Merhaba sevgili okur.

Bu haftanın şair konuğu sevgili dostum, kardeşim gönlümün kızıl saçlı bacısı ‘’ Hırkamda Şiir Lekeleri ‘’ adlı kitabının yazarı. Dünyaya güzel bakan, gören uygulayan ve düşünen, insan sevgisiyle dopdolu bir şair Selda Kaya.

  “Şiir mutluluk, huzurdur benim için. Hatta bir terapidir ” diyen şair “Şiirle yolculuğa çıktığını o an şiir kendisini nereye götürüyorsa oralı olduğunu bu yolculukların kendisine çok şey kattığını ve  geliştirdiğini söylüyor.

Selda Kaya. Mardin’in Derik ilçesinde doğdu. On bir çocuklu bir ailenin çocuğu. Şu an yaşamını Adana’da sürdürmektedir. Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi Kamu Yönetimi mezunu.

Birçok dergide şiirleri ve yerel gazetelerde yazıları yayımlandı. “Şiir Hırkalı Kadın” başlıklı şiiriyle, 2016’da Osmaniye Ozanlar şairler ve Yazarlar Derneği’nin  ‘Ekmek’ ödüllü şiir yarışmasında birincilik ödülüne değer görüldü.

Yeni Yaşam Derneği “nin Kültür komisyonu tarafından Hırkamda ‘Şiir Lekeleri” adlı kitabı en genç şiir ödülü olan Edebiyata katkı  ” ödülüne değer görüldü.

2016″ Bafra’da hazırlanan Neyzen Tevfik “anma şenliğinde şiirleriyle “Neyzen Tevfik plaketini aldı.

2017′ de  “Hırkamda Şiir Lekeleri” adlı kitabı okurlarıyla buluştu.

2017’de BAYŞAD’ın hazırladığı “Anne Şiirleri Antolojisi”nde yer aldı.

Sanat ve siyasetle ilgilenen yazarımız birçok kuruluşta aktivist olarak öne çıkmaktadır. Kadın meclislerinde, kadın platformlarında yer alan, kadın mücadelesinde olabildiğince etkin bir şair Selda Kaya.  Aynı zamanda bağlama çalıyor ve türküler söylüyor. İnsan daha başka ne ister ki! Sevgiden gayrı diyerek sevincin gülümseten yüzüyle, hep daha iyiye, güzele diyorum şairim.  Sazın, sözün, şiirin daim ola!..

Haftaya buluşuncaya değin hoşlukla, sevgiyle, sağlıcakla kalın.

GÜL SATMAYANA ŞİİR

Reyhan kokusu taşırdı kadınlar

Küçük dar sokaklar arasında uzanırdı yol

Yokuş aşağı kaygı ve korku salardı

Çığlıklar basarken kan damlardı karanlıktan

Soğuktu kocaman elleri vardı adamların

Çirkin yüzleri fırtına öncesiydi

Ses verirlerdi kurşuna benzer

Kimliksiz

Bir bulutun avlusunda çırpınırdı zaman

Ağlardı iklim nehirler boyu

Duyulmazdı acının rengi

Görülmezdi yaranın kokusu

Geceye dem tutulur hüzünlere bulaşırdı aşklar

Çınar ağaçları vardır ya doludizgin

Yeşilin göğsünde geriye akıtır zamanı

Babam gibi gül satmazlardı yüzleri

Ve güzel kadınlar sevmezdi çirkin adamları

**

ARKA BAHÇE

Unutulmuş zamanların ötesinde

Sonsuzluğu seyrediyor kadın

Arka bahçesinde zamansız açan

Bakışları telaşlı bir karanfil

Deli yangınlardan kalmış

Yüreğini közlere taşıyor

Toplanmış hasatların ardından

Bağıran bir başak tanesi o

Bir başına ve unutulmuş

Gözlerinde yalnızlığın renkleri

Dokunduğu zamanların ötesinde

Durmuş kendini seyrediyor

**

BAKİRE KARANFİL

Susar yalnızlığın içinde kızlı geceler

Yuva yapmış serçeler üşürken gözlerimde

Düğümlenmiş kuşağımda

Halaya durmuş kelimeler

Dağılırken boşluğa

Fısıldar kulağıma inceden inceye

Vakitsiz bir yağmurun elleri

Saklanmak isterken yetim çocukluğuma

Yarası iyileşememiş yıldızlar düşer

Kayar yüzümden

Dağılır gözlerim

Suskun bakire karanfil

Savurmuş al rengini

Buruşuk hüzünlü bir çarşafa düşürmüş

Şiire dönüşmemiş imgeleri

Öyle masum öyle yorgun geldim ki yanına

Çaresiz kırılmamış bir sabaha

Hüzün evime yağarken

Ağladı el izli kara parçalarım

Habersiz uçtu evrim geçiren yabani kuşlar

Şimdi vakitsiz okunmuş

Bir şiir telaşı düşer gözlerime

Güz mevsimi düşmüş bahçelerime

Oyunsuz kalmış çocukluğum

Erkenden bağbozumuna girecek

Okunmamış şiirlerim

Ey hicrana değen eldeki hüzünlerim

Darağacı kurulmuş bedenime

Zindan kasveti çöken belleğim

Asamıyorum kendimi

Tarihin birinde yazılmış fermanım

Elveda çocukluğum

Merhaba eli titreyen kadınlığım

Exit mobile version