KÜLTÜR SANATMANŞET

Nesimi’yi anma pulu.

UNESCO tarafından Nesîmî yılı ilan edilen 1973’te Sovyetler Birliği’nde basılan anma pulu.
“Zerrece tamahım yoktur şu dünya varına. Rızkımı veren ‘Hüda’dır, kula minnet eylemem.”
Nesîmî
(Seyyid Ali İmadeddin Nesîmî)
1369-1417
Nesimi Hakkında…

Kökeni ve doğum yeri

Nesimi’nin yaşamı hakkında bugün elimizde çok sınırlı bilgiler bulunmaktadır ve değişik kaynaklardan sağlanan bilgiler de çoğu zaman birbiriyle çelişkilidir. Adı İbn Hâcer el-Askalanî‘nin eserinde NesimüddinSıbt İbnü’l-Acemi‘nin eserinde Ali ve diğer bazı kaynaklarda Celaleddin ve Ömer olarak geçmektir.[1] İmamüddin gerçek adı değil lakabıdır.[1]

Doğum tarihinin 1369-1370 yılları arasında olduğu büyük olasılıkla 1369’da olduğu belirtilmiştir. Kaynakların çoğunluğunda doğum yeri hakkında farklı rivayetler vardır.[1] İbn Hâcer el-Askalanî Tebriz‘de[2], Aşık Çelebi Diyarbakır‘da ve bazı İran kaynakları Şiraz ya da Şamahı‘da doğduğunu söyler.[1] Osmanlı şair tezkiresi yazarı Latifi ise Bağdat‘ın Nesim nahiyesinde doğduğu için Nesimi mahlasını kullandığını bildirmektedir.[3] Bazı yazarlar Bağdat dolaylarında günümüzde Nesim nahiyesi bulunmadığı ve eski eserlerde de Nesim adli bir mevkiye rastlanmadığını iddia etmişlerdir.[4]

Yaşamı

Nesimi’nin babasının iyi eğitimli bir alim olduğu ve Şirvan‘da gayet önemli bir şahsiyet olduğu bildirilmektedir. Nesiminin soy kökünün, peygamber Muhammed’e kadar ulaştığı ve bunun için kendisinin ve babasının “Seyyid” unvanı ile anıldıklarından söz edilmektedir.[kaynak belirtilmeli] Nesimi’nin bir de küçük kardeşinin bulunduğu; onun da yaşadığı, baba ismi ve Şah Kendan mahlası ile şiirler yazdığı ve mezarının Şamahı’daki eski mezarlıkta olduğu ve mezar taşının Şah Kendan mahlası taşıdığı belgelenmiş, buna karşılık Nesimi’nin kendi mezarının Şamahı’da bulunmadığı da belgelidir.[kaynak belirtilmeli]

Nesimi’nin doğduğu dönemde Şamahı şehri, Şirvan’ın kültür merkezi hâline gelmiş, burada tanınmış mektep ve medrese bulunmuş, şehrin zenginlerinin şahsi kütüphaneleri olmuştur. Onların meclislerinde şiir ve müzik meclisleri tertip edilmekteydi. Âlim ve hekim Kafieddin, Darü’ş-şifa adlı tıp akademisinde faaliyet gösterip kendisi tabip yetiştirmekteydi. Nesimi’nin eğitiminin bu kültür çevresinde geçtiği ve tıp, astronomi, matematik ve mantık bilimlerini de ihtiva eden derin bir İslam eğitimi alıp yetiştiği kabul edilmektedir.

Bu eğitimden sonra önce Sibli’nin müridi olmuştur. Sonra Hürufilik kurucusu Fazlullah Esterabadî Naimi’nin (1339-1394) hizmetine girmiş, ondan yakın eğitim ve terbiye almıştır. Onun taraftar toplama seferlerine mürşidi olarak iştirak etmiş; onun yoldaşı ve çok geçmeden onun halifesi olmuştur. Onun kızı ile de evlenmiştir. Böylece Nesimi, Hurufilik abdallar zümresinin başı ve yol göstericisi olmuştur.[kaynak belirtilmeli]

Şiirlerini Hurufilik inançlarını yaymak için yazdığı ve bu inancı yaymak için Azerbaycan, İran ve Arap ülkelerine gittiği; I. Murad Hüdavendigâr döneminde Anadolu’da Osmanlı topraklarına da gelmiştir.[kaynak belirtilmeli]

Fazlullah’ın öldürülmesi üzerine Azerbaycan’dan ayrılıp Türkçe şiirleriyle tanındığı Anadolu’ya gelen Nesimi’nin, I. Murad devrinde Bursa’ya ulaştığı ve burada iyi karşılanmadığı anlaşılmaktadır. Kendisinin de Hacı Bektaş-ı Veli‘den[5] etkilendiği ileri sürülmektedir. Ayrıca Hacı Bayram-ı Veli ile görüşmek için Ankara’ya gitmiş, Hurûfilik’le ilgili fikirleri sebebiyle huzura kabul edilmemiştir. Ancak Ali Şîr Nevaî’nin Nesimî hakkında övgü dolu sözler söylemesi onun Orta Asya Türk dünyasında önemli bir kişilik olduğunu göstermektedir. Hatta Anadolu Beylerinden bazılarını da etkilemiştir.[kaynak belirtilmeli] Anadolu’da fikirlerini yayacak ortam bulamayan Nesimî o tarihte Hurûfiler’in Suriye’deki en önemli merkezi olan Halep’e gitti. Halkın yanı sıra Dulkadiroğlu Ali Bey’le kardeşi Nâsırüddin ve Karayülük Osman, Karakoyunlu Hükümdarı Cihan Şah gibi devlet adamları da fikirlerinden etkilendiler.

Edebî yaşamı

Azerice[6][7][8][9][10][11] tarzında bir Azeri dilindeki divanı[3] ve bir Farsça[12] divanının yanı sıra Arapça şiirler[13] de yazmıştır. Şiirleri dönemin birçok şairini etkilemiştir. Şiirlerinde Hallâc-ı Mansûr‘u andıran ifadeler kullanmasıyla idarecilerin tepkilerini üzerine çekmiştir.[14],

Nesimî şairlik gücünü fikirlerini yaymak için kullandı. “Tanrı’nın insan yüzünde tecelli etmesi” ve “vücudun bütün organlarını harflerle izah” gibi fikirleri dönemin dini yetkililerince tepkiyle karşılandı. Bir süre sonra Halep uleması, görüşlerinin İslam’a aykırı olduğunu ileri sürerek öldürülmesi için fetva verdi. Mısır Çerkes kölemen hükümdarı Muavyed Şeyh‘in onayını alan saltanat naibi Emir Yeşbek tarafından boynu vurulup derisi yüzülmek suretiyle 1417 yılında öldürüldü.[15] Cesedi Halep’te 7 gün teşhir edilmiş, sonrasında vücudu parçalanarak birer parçası inançlarını bozduğu düşünülen Şehsüvaroğlu Ali Bey’le kardeşi Nâsırüddin ve Kara Yülük Osman Bey’e gönderilmiştir.[16]

Çeşitli nazireler yazmış, şiirleri Anadolu, Azerbaycan ve İran’da yayılmıştır.

Azerbaycan Nesimi Dilcilik Enstitüsü

Azerbaycan‘da Azerice ile uğraşan en yüksek akademik kurum olan dilcilik enstitüsüne Nesimi’nin ismi verilmiştir: Azərbaycan Nəsimi Dilçilik İnstitutu. Nesimî Dilcilik Enstitüsü, Türkiye’de kurulu bulunan TDK karşılığı bir işlev yürütmektedir. Bakü‘nün merkezi meydanlarının birinde de Nesimî heykeli ve Nesimî metro istasyonu bulunmaktadır.

Arkadaşlarınızla paylaşın

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
error: Uyarı: Korumalı içerik !!

Reklam Engelleyici Algılandı

Sitemizden en iyi şekilde yararlanmak için lütfen reklam engelleyicinizi kapatınız.