Ukrayna-Rusya savaşı yetmişinci gününü geride bırakırken ülkemizin gündeminde daha önemli olaylar yaşandığı için olsa gerek, çok bilenlerde ekranlardan bir anda kayboluverdiler.
Bende bu durumu fırsat bilerek her şeyi bilenlerin yarattığı boşluğu bir nebze de olsa doldurayım istedim.
Açıkcası Rus birliklerinin Kiev kuşatmasını kaldırıp,siklet merkezini ülkenin doğusuna kaydırmaları,beni bayağı endişelendirmişti. Putinin ve Rus Genelkurmayının daha fazla can kaybı vermemek için bir kimyasal silah veya bir nükleer silah kullanmayı düşündüklerini,kendi birliklerinin birinci derecede zarar görmemeleri için o bölgeden uzaklaştırdıklarını sanmıştım. Böyle bir durumda tüm Avrupa ülkelerinin yanısıra bizim de Karadeniz ve hatta İç Anadolu bölgelerimizin de ciddi bir şekilde etkilenebileceğini düşünmüştüm. Bu ihtimalin zayıf bir olasılık da olsa hala Rus liderlerin masasında olduğunu da öngörmekteyim. Böyle bir seçeneğin kullanılması demek,hiç kuşkusuz üçüncü dünya savaşının fitilinin de ateşlenmesi anlamına gelecektir. Her iki dünya savaşının da birkaç akıl sağlığı yerinde olmayan lider tarafından başlatıldığı hatırlandığında ve de şu günlerde bu tip liderlerin iş başında oldukları düşünüldüğünde endişelerimde ne kadar haklı olduğum anlaşılacaktır.
Şimdi isterseniz biraz geriye dönelim ve savaşın takvimine bir göz atalım.1922 yılı Şubat ayında olaylar o kadar hızlı geliştiki,çok bilmişler ülkesinin herşeyi bilen uzmanları bile bu hıza yetişemediler. Şubatın yedisinde Macron önce Moskovayı,sonrada Ukraynayı ziyaret ederek her iki liderle görüştü ve kendilerinden ,Minsk Antlaşmasına uyacaklarına dair söz aldı.Bundan dört gün sonra yani 11 Şubatta Berlinde liderlerin danışmanları bir araya gelerek Minsk Anlaşmasının detaylarını görüşmeye başladılar. İşte ne olduysa Berlinde oldu ve Ukrayna heyeti ABD baskısı ve güvencesinin ve gazının etkisi ile antlaşmayı reddederek görüşmelerden çekildiler.Bu durum karşısında Putin,zaten sekiz yıldır Fransa Cumhurbaşkanı Macron ve ABDnin verdikleri hiçbir sözde durmadıklarını,Ukraynayı ise boş vaatlerle büyük bir felakete sürüklemekte olduklarını söylemekteydi.Bu Ukrayna için çok ciddi bir uyarıydı.Zelenski bu uyarıyı dikkate almak yerine,ülkesinin doğusunda devam etmekte olan düşük yoğunluklu çatışma bölgesine büyük miktarda güç kaydırarak bombardımanın şiddetini artırdı.Bu durum karşısında Rus Parlametosu 15 Şubatta Putinden her iki bölgenin bağımsızlığını tanımasını istedi. Putin ilk etapta bu öneriyi reddetti.17 Şubatta Joe Biden,durup dururken önümüzdeki birkaç gün içinde Rus ordusunun Ukraynaya saldıracağını söyledi.Bidenın bunu nerden bildiği henüz açıklanamayan bir sır olma özelliğini korumaya devam etmektedir.16 Şubatta Ukrayna topçu birlikleri Dombass bölgesini çok yoğun bir ateş altına aldılar.Bölgede yaşayan sivil halk remen katlediliyor,AB ve ABD ile birlikte bütün batı dünyası bu katliama seyirci kalıyordu.Bundan bir ay kadar önce yani18 Ocakta Rus yanlısı Donbass savaşçıları batı teçhizatı ile donatılmış ve kimyasal sabotajlar yapmaya çalışan çok sayıda yabancı paralı asker yakalamışlardı. Bunların CİA ile bağlantılı oldukları ortaya çıkınca Putin ABD nin Ukrayna da Rusya ile çatışmaya kararlı olduğunu kesin olarak anlamıştı.Ama hala imza koyduğu BM tüzüğünün 51 maddesi uyarınca cumhuriyetleri tanımayı düşünmüyor,parlamentonun teklifini bekletiyordu.Nihayet 21 Şubatta Ukrayna ordusuna bağlı paramiliter güçlerin katliamlarına ait raporlar masasında iyice birikince bir açıklama yaparak Dumanın isteğini kabul etmekten başka bir seçeneği kalmadığını söyledi ve her iki cumhuriyetin bağımsızlığını kabul ettiğini açıkladı. Aynı gün bu iki cumhuriyetle hem dostluk anlaşması,hem de askeri ve ekonomik yardım anlaşması imzaladı.Takvimler 24 Şubatı gösterdiğinde Vladimir Putin Birleşmiş Milletler Tüzüğünün 51nci maddesini işleme koyarak Rus Ordusuna Ukrayna topraklarına girme emrini verdi. Putin 24 Şubatta yapmış olduğu konuşmada iki temel hedef belirlemiş olduklarını açıkladı. Birincisi Ukraynayı askerden arınmış bir hale getirmek,ikincisi nazi güçlerini etkisiz hale getirerek yapmış oldukları insanlık dışı katliamların hesabını sormak.Yani Ukraynatı işgal etmek veya yoketmek gibi bir fikri asla olmamıştı.
Askersizleştirme amacı ile ilk önce Ukrayna ordusunun hava savunma sistemlerini ve keşif varlıklarını kullanmaya fırsat vermeden imha etti.Ukrayna uçaklarının nerdeyse tamamı daha havalanamadan vuruldu.Daha sonra komuta merkezleri ile ana lojistik yolları imha edildi.Zaten büyük çoğunluğu ülkenin güneydoğusuna kaydırılmış orduyu kuşatarak etkisiz hale getirdi. Çaresiz durumdaki Zelenski bir taraftan ABD ve batılı ülkelerden askeri yardım istiyor,diğer taraftan da sivil halkı silahlandırarak yeni bir ordu yaratmaya çalışıyordu. Kadınları,yaşlıları ve dünyanın çeşitli ülkelerinden macera yaşamak veya para kazanmak için gelenleri eğitmeye,onlarla düzenli Rus birliklerine karşı koymaya çalışıyordu. Bu sahneleri hepimiz TV lerden seyrederken helal olsun Ukraynalılara diyor,ülkesini terketmeyi reddeden Zelenskiye methiyeler düzüyorduk.Ama hergün yüzlerce suçsuz günahsız Ukraynalı hayatını kaybediyor,tarih ve kültür merkezi koca bir ülke bir daha asla ayağa kalkamayacak şekilde tahrip oluyordu.
Ülkeyi nazilerden arındırma operasyonları Odessa,Harkov ve Mariupol şehirlerindeki gönüllü taburlarının imhası ile neredeyse ilk birkaç hafta içinde tamamlandı.13Mart günü Mykolayev hava üssüne saldırarak silah sevkiyatı için gelen uıçakları vuran Rusya,bundan sonra Ukraynaya silah desteği verecek olan ülkeleri de hedef alacağını söyledi. Bu uyarıdan sonra hiçbir ülke nakdi yardımın dışında silah yardımı yapmaya cesaret edemedi. Bu arada Türk Hava Kuvvetlerine ait iki adet A-400 Ağır Nakliye uçağı da 24 Şubat günü Kievde bulunan Barispol Havaalanına iniş yapmıştı.MSB nı Akar bu uçakların Ukraynaya insani yardım malzemesi taşımak ve dönüşte de Türk vatandaşlarının bir kısmını Türkiyeye getirmek amacı ile gönderildiklerini açıkladı.Halbuki saavaşın başladığı gün İnsani yardım ihtiyacı olamayacağı çok açıktı.Rusya tüm Ukrayna hava sahasını uçuşlara kapattığı için uçaklarımız orada hala beklemektedir.Bu uçakların insani yardım malzemesi taşıyıp taşımadıklarını en iyi bilen kişi hiç şüphesiz eski KGB ajanı Putindir. Zaten Ukrayna da binlerce istihbarat elemanı istihdam eden Rusya bölgede olup biten her olaydan anında haberdar olmaktadır.Ayrıca Putin sapıklık derecesinde kinci ve sinsi bir adamdır. Ülkesine ve kendisine yapılmış her türlü dostane olmayan harekete misli ile karşılık verir. Suriyede hava sahamıza girdiği gerkçesi ile düşürülen Rus uçağının vurulma emrini ilk etapta paylaşamayanlar,Rusyanın ekonomik ambargosu sertleşince suçu Fetöcülere atmak zorunda kaldılar. Daha sonrada defalarca heyetler göndererek Putinin gönlünü almaya çalıştık. Ancak bu olayı bir kenara not eden Putin bir müddet sonra ikna olmuş gibi görünsede,en sonunda bize asla unutamayacağımız bir ders verdi.(O heyette kimlerin olduğunu bilmekle birlikte burada yazmanın doğru olamayacığını düşündüğüm için isimlerini yazmayacağım)2015 yılında gerçekleşen bu olaydan tam beş yıl sonra Putin bize karşı çok acı bir misillemede bulundu. 27 Şubat 2020 tarihinde İdlip de yaptığı bombardıman sonucunda 34 mehmetçiğimizi şehit etti.( Nur içerisinde yatsınlar)
Bugün halen düşük yoğunlukta devam etmekte olan savaşın,yarın hangi boyutlara ulaşabileceğini kestirmek çok güç. Çünkü bir tarafta liderlikten hiç nasibini almamış bir komedyen,diğer tarafta da ne zaman ne yapacağı belli olmayan sadist ve sapık bir lider. Ukraynanın yanında boy gösteren iki yüzlü ve milli menfaatlerinden başka hiçbir şey düşünmeyen emperyal güçler,akılları sıra Rusyayı zayıflatacak ve ekonomik olarak diz çöktüreceklerdir.Halbuki Rusya yıllardır askeri harcamalarını ciddi şekilde kısarak aklı başında her ülkenin yaptığı gibi hazinesinin bir kenarına milyarlarca dolar ayırmış,sıkıntılı günlerinde kullanmayı planlamıştı.Neticede günümüzün savaşlarında ekonomik olarak güçlü olmazsanız,mutlaka kaybetmeye mahkumsunuzdur. Cumhuriyetin ilanından bugüne kadar biriktirdiğimiz ve bir kenarda beklettiğimiz Merkez Bankası Rezervleri işte bu amaçla bekletilmekteydi. Ama artık maalesef öyle bir rezervimiz yok. Tekrar o rezervleri yerine koymak içinde en az 20 yıllık bir süre gerektiğini konunun uzmanları söylemektedirler.
Netice olarak binlerce askerin,sivilin ve günahsız çocuğun öldüğü bu anlamsız savaşın galibinin başından beri belli olmasına karşın hala devam etmesi akıl alır iş değildir. Rusya bugün itibari ile hedeflediği noktalara büyük ölçüde ulaşmıştır. Sadece belli bölgelerde halen tutunmaya çalışan paramiliter güçleri temizlemeye çalışmakta,Ukrayna ordusunu tamamen işlevsiz hale getirmeyi amaçlamaktadır.Daha sonra da ekonomik olarak bitik bir Ukrayna halkının başına Kadirov gibi bir kukla lideri getirmenin çok da zor olmayacağının hesabını yapmaktadır.Şayet NATO stratejik olarak genişleme arzusuna bir son vermezse yakın bir gelecekte bir başka komşu ülkede bugün Ukrayna da yaşanananların aynısının yaşanması kaçınılmazdır. Kimbilir belki de yıllar sonra Rusya, Ukraynalı askerlerin desteği ile bir başka ülkeye savaş ilan edecektir.