CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Salı günleri grup konuşmalarından başka, ziyaret ettiği kurumlarda da konuşmalar yapıyor. Yaptığı konuşmalarda doğruların yanında, çok yanlış ve gerçeklerle örtüşmeyen sözleri de bulunmaktadır. Gerçi toplum artık Kılıçdaroğlu’nun doğru olmayan sözlerine de alıştı, tepki vermemektedir. Bununla birlikte partililerin büyük çoğunluğunda da koşulsuz bağlılık (biat) kültürü egemen olduğu için, söylenenlere ve yapılanlara sessiz kalmaktadırlar.
8 Eylül Salı günü CHP Parti Meclisi toplantısı öncesinde konuşan Kemal Kılıçdaroğlu şunları söyledi: “haksız yere içeride tutulan Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş, içeride kaldıkları süreyi göğüslerinde hep bir şeref madalyası olarak taşıyacaklardır. Adaletsizliğe karşı en büyük mücadeleyi bedel ödeyerek biz yerine getirdik diyeceklerdir.”
İddianamesi henüz yazılmayan binlerce mağdur arasında yer alan, haklarında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin hak ihlali ve tahliye kararları bulunan Kavala ile Demirtaş yıllardır tutuklu bulunmaktadır. Bir önlem niteliğinde olan tutuklamanın ölçüsüz uygulanması ile şüpheliler açıkça hüküm giymeden cezalandırılmaktadır. Buna “ileri demokrasi” adını veren AKP iktidarı, hukuksuzluk üzerine kurulduğu için adalet sisteminden söz edilemez. Ancak Ergenekon’un dibine gidilsin diye imza veren Osman Kavala, dış bağlantılarıyla özellikle Soros’tan fonlanmasıyla ilgi çekicidir. Hain Seyh Said ile Seyid Rıza’yı anan, sözde Ermeni soykırımını tanıyan Selahattin Demirtaş’ın “başkan Apo’nun heykelini dikeceğiz” sözleri unutulmamıştır. Emperyalizmin maşalarından kahraman yaratılmak istenmektedir.
Kılıçdaroğlu, 22 Eylül günü Türk Tabipleri Birliği’ni ziyaretinde de aynı şekilde konuşmalarını sürdürdü. Çok doğru ve haklı eleştirilerinin arasına kahvehaneleri koyarak, yeni bir komiklik yaratılmasına neden oldu. Koronavirüsle mücadele kapsamında kahvehanelerde oyun oynanmasına izin verilmemektedir. Kahvehanelerin açık olduğunu fakat vatandaşın oyun oynanmadığı için kahvehanelere gitmediğini söyleyen Kılıçdaroğlu; “hangi önlemlerin alınması gerektiğine bakar, uzmanlara sorar. Kahveler açık, güzel. Ama kâğıt oynamak yasak. Vatandaş kahveye niye gitsin o zaman? Oysa önlem alabilirsiniz ve dersiniz ki: Her oyunda yeni, sıfır kâğıt açacaksınız. Bitti, bu kadar basit. Ama bu düşünülmüyor. Akıllarına bile gelmiyor” ifadelerini kullandı.
Kahvehanelerde kâğıt oynanmamasını eleştirerek yaptığı açıklamasıyla sosyal medyada gündem olan Kılıçdaroğlu sayesinde, ülkemizin koronavirüsle ilgili çözüm sürecinin bir bölümün kahvehanelerde her oyunda yenilenecek yeni bir deste kâğıtlara kaldığını da öğrenmiş olduk.
Eski dilde ‘okumak’ anlamına gelen ‘kıraat’ kelimesinden adını alan kıraathaneler, günümüzde kahvehane olarak bilinmektedir. En az parayla, en çok vakit harcanan yer olarak adlandırılan kahvehanelerde, genellikle oyun oynanmakta ve sohbet yapılmakta, kitap okunmamaktadır. Türkiye genelinde 600 binden fazla kahvehane vardır; buna karşılık kütüphane sayısı yaklaşık 1500 kadardır. Bu veriler ülkemizin neden geri bıraktırıldığını açıkladığı gibi, eğitimsiz toplumların da neden ilerleyemediğinin güzel bir kanıtıdır.
Türkiye’de çok yoğun gündem olmasına ve siyasal iktidarın tükenmişliğine karşın iktidar olmayı düşünmeyen CHP Genel Başkanı, yaptığı baş danışman atamalarıyla yine sosyal medyaya konu oldu. Yunanistan tarafından işgal edilen Ege adaları konusunda milletvekillerinin önerge vermemesini isteyen Ünal Çeviköz ile PKK terör örgütünün avukatı ve TR 705 kodlu Sezgin Tanrıkulu’nun, CHP Genel Başkanlığı Baş Danışmanı yapılmaları hoş karşılanmadı. Ama Kemal Kılıçdaroğlu’nun laiklik tehlikede değil, yargıda cemaatçi yapılanma yok, ekmek için Ekmelettin, Abdullah Gül, kantin solcuları gibi birçok yanlışları ve proje çıkışları olduğu için, partililer bağırlarına taş basarak bu saçmalıkları izlemektedir.
Ancak artık izleme zamanı bitmiş ve Altı Ok ilkeleri ışığı altında örgütlenerek gereğinin yapılmasının zamanı gelmiştir. Kendilerine ‘yeni CHP’ adını veren belirli bir projeye hizmet eden parti yöneticilerinin en kısa sürede görevlerinden ayrılması için Kemalist ilkeler ışığında eyleme geçilmelidir.