Adli tatil bitti ya, mahkemeler çalışmaya başladı.
Hak, hukuk, adalet, yargılama bilmeyen bir sürü AKP orijinli genç hukukçu “MÜLAKAT” yoluyla Savcı-Yargıç yapıldılar ya! Ellerine düştünüz mü, yandınız demektir.
Dünkü yargılamada Savcıya “Dava açılmasını istediğiniz bu yazıda, bana lütfen hakaret sayılabilecek bir tane kelime gösterir misiniz” diyorum?
Yanıt; Size gerekçe göstermek zorunda değilim. Ben kanaatimi iddianameme yazdım!
Al bir kutu boya, boya kendini boydan boya!
Savcı Bey, siz Anayasa ve yasalarla bağlı değil misiniz? Siz bunların dışına çıkıp ceza veremezsiniz! Derin bir sessizlik…
Bugün sizlere, faklı inanıştaki iki Türk’ten bahsedeceğim.
Türklüğünden utanan, ben Türk değilim Arabım. Bana Türk demeyin utanırım diyen ve Türk Milletinin mallarının üstüne oturan aşağılık herifler utansınlar diye! Utanırlar mı? Utanmazlar!
FEDON yazıyor; (77 yaşında)
“Ya kardeşim, ben Ortadoğulu değilim! Benim aslımın çoğu Yörüktür.
Benim kültürüm bir Arap’tan ziyade Türk Kültürü ile büyümüş, Türk oğlu Türk’üm.
Eğer sen beni zorla Ortadoğulu yapmaya çalışırsan ben direnirim.
Çünkü o benim kültürüm değil. Bana yabancı.
Ben 5 değil, iyi eğitebileceğim kadar çocuk isterim. Varsın tek olsun.
Kusura bakma ama ben yere tükürmem. Çöp atmam. Biraz yürür çöp kutusuna atarım.
Kadın ailenin kraliçesidir. Annem de öyleydi, anneannem de, babaannem de. Bırak kadın erkek eşitliğini, belki de kadın ağır basar benim kültürümde.
Namazını kılan kılar, içkisini içen içer. Biri öbürüne “Allah kabul etsin” der, diğeri de “Yarasın şerefine.” Demokrasi vardır evde de, biat değil.
Evde köpek de severiz, kedi de. Cinler periler değildir onlar.
Doğayı da çok severiz. Canımız yanar tek bir ağaç devrilse.
İşimizin hakkını vermek isteriz. Gurur duyarız yarattığımızla. Sanat severiz sanat. Her türlü sanat.
Sanatçıya da saygı duyarız. Ama gerçek sanatçıya. Severiz okumayı.
Kitap bile satın alırız, inanır mısın?
Kemal Atatürk’ü en çok neden severiz biliyor musunuz?
Çünkü O kurtarıcıdan da öte bizim kültürümüzün sembolüdür.
Milyonlarca Cumhuriyetçiyiz. Kendimizi devam ettirecek kolektif beyine de sahibiz, iradeye de, kalbe de…”
TÜRK PAPA EFTİM (1884 Yozgat Akdağmadeni’nde doğdu. 1918’de Metropolit oldu. İstanbul Patrikhanesinin ihanetleri görünce, onları reddeder ve Patrikhaneye karşı bir beyanname yayınlar)
“Türk olduğumuz halde, Helenizm propagandasıyla aldatılarak güya aslen Yunan imiş ve aslına geri dönermiş gibi azınlık hukuku iddiasıyla mezhebi millete karıştırdılar.
İstanbul Patrikhanesi’nin bize Türklüğümüzü unutturmak ve dilimizi değiştirmek için aldığı bunca tedbirler hiç kar etti mi? İşte Türk tabiiyetimiz ve dilimiz olduğu gibi bakidir.”
Böylece Türk Ortodokslar Milli Mücadelemizde, yanımızda yer aldılar.
Atatürk her fırsatta Türk Papa Eftim’e teveccüh gösterir ve şöyle der;
“O Milli Mücadele de, bize bir ordu kadar yardım etti!”
Aziz Türk Milleti;
Gerçeği gören herkes “Önce Türklük” diyor. Türk Milletini bin yıllar boyunca ayakta tutan, onlarca devlet kurduran, dünyanın, Avrupa’nın dizlerini titreten, Türklük mayasıdır…
Bir defa, Türk Milletini özünden koparıp Araplaştırmaya çalışan AKP İktidarına ve ona yancılık yapan sözde Türk Milliyetçisi Bahçeli’ye bakın, bir de 930 sene evvel doğmuş Ahmet Yesevi Hazretlerinin dediğine;
“Türklük kaderdir, din ise seçim…”
Sağlık ve başarı dileklerimle
19 Eylül 2023