Basın sansürün kaldırılışını kutluyor öyle mi?
BİK ilanları kestiği için, hükümete ” Basına desteği ne olur kesmeyin”‘ diye yalvaracaksın:
Belediye başkanları ödemeyi durdurduğu için karşılarında elpençe divan duracaksın.
Olmadık yazılar yazacaksın.
Kapalı kapılar arkasında ödenek peşinde koşacaksın.
Özel kalem müdürlerinin kapısında saygıyla nöbet tutacaksın.
Üç kuruş daha fazla alabilmek için İlan/ Reklam Haber diye bir uygulama başlataçaksın. Habere cetvel tutup sütun santim hesabı yapıp ona göre faturalandıracaksın!
Atanmış / seçilmiş etkili ve yetkilinin karşısında salya sümük halini ahvalini ‘saygılarla arz’ ederek insafına sığınacaksın.
Sonra çıkıp halkın sesi gazetecilik diye nutuk atıp
Sansür kaldırıldı diye bayram niyetine kutlayacaksın.
Kutlayanları da kutlamalara katılanları da, dağıtımı yapılan bültenleri, atılan nutukları bu kadar ciddiyetsizliği, samimiyetsizliği de, kimin neyi, neden ve hangi yüzle kutladığını da…
Aklım almıyor.
***
Bu yazıyı bir yıl önce yazmışım.
Google hazretleri getirdi marifetmiş gibi gözlerime tekrar soktu.
Ne değişti?
Hiçbir şey!
Basının hal-u ahvalini bir önceki yazıda ‘Haber takip itleri’ başlığıyla yayınlamıştım.
Seviye meviye kalmadı. Çukurdan da daha aşağılara düştük.
Bu kadar seviyesizliği hangi elektronik alet ölçebilir onu dahi bilmiyorum.
Ne değişti?
Dedim ya!
Aslında çok şeyi değiştirecek çok önemli bir şey değişti.
Ankara hükümeti yerel basınla ilgili bir yasa çıkarttı.
Adına da “Tasarruf uygulaması” koydu.
Böyle bir yasa ile tasarrufun olmayacağını kargalar bile bilir.
Amaç: havuz medyasının dışında kalanları dizginlemek.
Sanki varmış gibi?
Yerel basının havuzu genel basına göre küçük. O kadar.
Resmi yerlerden ödenek alan iktidar yanlısı gazeteciler var mı?
Elbette var.
İktidar partisinin ve yan kuruluşlarının beslediği gazeteler ve gazeteciler var mı?
Şeksiz şüphesiz var.
Şimdi bu iktidar tarafı…
***
Gelelim medya tarafına.
Tamam. Belediyeler bu genelgeye balıklama daldılar.
Dalmaktan da ötelerde mal bulmuş mağribi gibi sarıldılar.
İşlerine geldi.
Derhal ve behemehal uygulamaya koydular. Adına da hiç gocunmadan tasarruf koydular. Kendilerini sütten çıkmış kaşık misali aklayıp, marifetini de iktidara yıktılar.
***
Şimdi ne olacak.
Bir, medya kendi ayakları üzerinde duracak. İddia ettikleri gibi halkın sesi ve ya milletin borazanı! iseler kendi yağlarıyla kavrulmaya çalışacaklar. Başka çare yok. Çünkü sonuçta gazeteler de ticari işletmelerdir. Ya bu deveyi güdecekler ya diyardan olmasa bile bu meslekten çekip gidecekler.
Öyle; “belediye bana para vermedi, evime ekmek götüremedim, çocuklarıma bayramlık alamadım” gibi salya sümük sızlananlar gidip başka işler yapacaklar.
Kundura tamircisi bile olamazlar…
Çünkü çıraklık, kalfalık ve ustalık belgeleri yok!
Ama yasa gereği değeri üç kuruş bile etmeyen bir kağıt parçasına bir şeyler çiziktirerek gazeteci olmak bir yana, kimlik ve kişilik sahibi oldular
Şimdi geldikleri yere dönüp, asıllarına rücu edecekler.
* * *
İki, belediyeler ne yapacaklar?
Ne mi yapacaklar, yandaşlarını el altından, -eskiden tahsisat-ı mesture denilirdi, şimdilerde örtülü ödenek diyorlar- beslemeye devam edecekler. Faturalı ödenekleri muhtemelen müteahhitlere aktaracaklar.
Zaten ihalelerden yüzde 10 ödenekleri var.
Ondan virman edecekler!
***
Merak etmeyin basın kemiyet ve keyfiyet itibarıyla düzelmeyecek. Seviye yükselmeyecek. Fareler burunlarını sokacak yeni delikler arayacak ve bulacaklar.
Hasılı kelam düzen böyle devam edecek.
Bu fakir de bu minvalde yazmayı sürdürecek…