Site icon Söz Gazetesi

Mankurtları bırakın Köskerek’i örnek alın

 

 Mankurt – Türk, Altay ve Kırgız efsanelerinde bahsedilen bilinçsiz köle.     

   Mankurt haline getirilmek istenen kişinin başı kazınır, başına ıslak deve derisi sarılır ve böylece elleri kolları bağlı olarak Güneş altında bırakılır.    

   Deve derisi kurudukça gerilir. Gerilen deri başı mengene gibi sıkar ve inanılmaz acılar vererek aklını yitirmesine neden olur.   

    Böyle bir kişi bilinçsiz ve her istenen şeyi sorgusuzca yapan bir köleye dönüşür.

                * * *

    Geçtiğimiz günlerin birinde bir çay ocağı sohbetinde yarı okumuş yarı aydın tipinde biri, ‘Mankurt’ deyince saygıyla yad ettim Cengiz Aytmatov’u bir kez daha kendimce.  

   Tanrı katında ışıklar içre huzur bulsun, görevini yerine getirmiş olmanın bilinciyle.   

   Bilenler elbet bilirler Cengiz Aytmatov 1980 yılında yazdığı ‘Gün olur asra bedel’ adlı eseriyle Mankurt efsanesini belletti millete. 

                * * *  

   Eşeylerine göre google amca ya da teyzelerine sığınıp, kes yapıştır kopyala ile,  indirip, başına kıçına bir kaç cümle sokuşturarak, parasıyla bastırıp ‘Yazar’ geçinen kıyamet alametlerine örnek olmalı ‘Aytmatov’ ve ‘Mankurt’ iki kelime.. 

   Kim ne derse desin yazarlık budur bence.

                * * *    

   Bir düşünsenize Faust adlı şiirsel oyun, ünlü Alman ozanı, oyun yazarı Johann Wolfgang von Goethe’nin (1749-1832) dünya klasikleri arasında önemli bir yer tutan eserdir.     Faust, Goethe’nin bütün eserlerinin bir birleşimi olarak kabul edilir.     

   Faust, Goethe’nin neredeyse tüm yaşamı boyunca yazarak tamamladığı bir yapıttır. Urfaust adıyla onsekiz yaşında başladığı oyunu, 1806de Faust I ve 1832de Faust II adıyla iki büyük bölüm halinde yazarak seksen üç yaşında ölümünden kısa bir süre önce bitirebilmiştir.    

   Teknik ayrıntılar bir yana kaç ressam, kaç bestekâr, kaç düşün ve fikir adamı etkilenmiştir Faust’tan?      

   Kaç kişi husumet beslemiştir Faust’tan dolayı kadından?  

   Kaç kişi ölümle pençeleşmiştir Engizisyon kararlarından?     

   Kaç kişi Tanrı’nın kendisini nasıl cezalandıracağı kâbusları yaşamıştır Faust’tan? 

   Kaç fahişe, kaç kalpazan, kaç süfli insan ve aslında masumken Goethe’nin Faust’ta koyduğu kurallarla idama mahkum edilen can?  

 Yazdığı zaman böyle yazmalı ‘Yazar’ olan!   

   Gelelim sadede ve Köskerek’e. 

               

 Köskerek; Kazakistanlı yazar Muhtar Avezov’un bir hikâyesinin adıdır.  Bu hikâyenin kahramanı köpekleştirilmeye çalışılan bir Kurt yavrusudur.  

   Hikâyede 6 kardeşi öldürülen kurt yavrusu, ininden alınıp insanların arasına getiriliyor. Ona Köskerek adı veriliyor ve bir köpek gibi yetiştirilmeye çalışılıyor.    

   Ancak Köskerek bir kurttur ve köpekleşmeye direnir. Yetişkin bir kurt olmaya başladığı anda, insanlardan kaçar ve bir kurt gibi yaşamaya başlar.   Kendini köpekleştirmek isteyenlerle de mücadelesini sürdürmeye devam eder.  Avcılar peşine düşer. Ama Köskerek kararlıdır.  Canı pahasına da olsa köpekleştirilmeyecektir.   

   Türk ve Kurt ilişkisini anlatabilmek için bu öyküyü yazan Avezov Kökserek’de her türlü işkencelere rağmen kurdun köpekleştirilmeyeceğini, köpekleştirilmeye direnen kurt gibi Ruslaştırılmaya çalışılan Türk’ün de Türklüğünden vaz geçmeyeceği mesajını vermiştir. 

                * * * 

   Sadece Avezov mudur Türk’ün köpekleştirilemeyeceğini örnek alan?  Hayır   Kırgız yazar Tölögön Kasımbek de hemen hemen aynı konuyu ‘Bozkurt’ hikâyesinde işlemiştir.    

   Kasımbek’in Bozkurt’unda da benzeri tema daha dramatik şekilde işlenmiştir.   

..

.“ Ne yapacaksın bunları?” diye sordu yavrulara acıyan gönlünden gelen bir ses. “Onları köpeğe dönüştüreceğim” diye karşılık verdi başka, soğuk bir ses.

Kurt hiç bir zaman bir köpek olmaz ama” diye karşılık verdi gönül sesi. Soğuk ses bir kahkaha patlatıp: “ Burada yaşayacaklar. Masamın artıklarıyla beslenecekler; annelerinin sütüyle verdiği kurtluk duygusunu kaybedecekler. Böylece köpeğe dönüşecekler.” …

   “Bozkurt’un akıbeti de Köskerek gibidir. Hatta daha kederli..    

    “Üç kişi çullandı Bozkurt’un üzerine. Yere yatırdılar, ayaklarına bağladıkları ipleri kazıklara geçirip yere çaktılar. Adam özenle kesti kuyruğunu Bozkurt’un ve yavaş yavaş derisini soymaya başladı. Elleri kana bulandı. Bozkurt sesini çıkarmak şöyle dursun, gözlerini bile kırpmadı. Sanki o işkence ona değil başkasına yapılıyordu.”

 …   “Adam” Bozkurt’un gözlerinde bir yaş damlası görebilmek umuduyla olanca gücüyle soyuyordu deriyi. Bozkurt ise mağrurluğundan ödün vermiyor, her zamanki gibi gururlu görünüşünü değiştirmiyordu. …

 “Adam Bozkurt’un gözyaşını görememenin verdiği öfkeyle bütün gücüyle çekti deriyi. Bozkurt yine en ufak bir inilti sesi çıkarmamış, gururunu yitirmemişti.  

Tövbe estağfurullah bütün kurtlar böyle mi?”     

   Evet, bütün kurtlar öyledir.

* * *

 Siz aldırmayın zamanede kurt geçinen çakallara!

   Bakmayın onların kurt gibi uluyamadıkları için köpek gibi havlamalarına.. 

   Cengiz Aytmatov’u, Muhtar Avezov’u ve Tölögön Kasımbek’ i bir kez daha şad ile yad edin.

  Çevrenizdeki mankurtları bırakın

 Köskerek ile Bozkurt’u örnek alın.  

   Meraklısına not: 

  Bu bilgiler İleri yayınları tarafından basılan Tuğrul Çelik’in yazdığı Türk kültüründe kurt izleri adlı eserden alınmıştır.   Teşekkürler, inanıyorum ki elbet vardır Köskerek’i örnek alacak Türk çocukları..      

Exit mobile version