Bu ne demektir?
Belediyeler ve kirli ilişkiler!
Evet aynen öyle..
Ne o çok mu şaşırdınız?
Bence hiç şaşırmamanız gerekli.
Bu gün AKP iktidarını Mafya Reisi denilen Sedat Peker’in açıklamaları sallıyorsa bu iş devletin tepesine kadar sirayet etmiş demektir.
Şu ya da bu şekilde devletin bir takım kolları sonradan mafya diyecekleri insanlarla işbirliği içine girecekler bunun adı ‘Devletin bekası’ için olacak..
Sonra ilişkiler bozulunca ya da tahtıravallinin dengeleri değişince ‘Devletin bekası’ olacak ‘Mafya babası!” “
Akıl alır gibi değil..
Bakıyorsunuz falanca Mafya babası bilmemneci, sıkı milliyetçi!
Öteki sıkı devrimci halktan tarafgir topluyor ya da belirli odaklar tarafndan toplatılıyor.
Çok eskilere gitmeye gerek yok.
Susurluk meselesinde ölen / öldürülen Abdullah Çatlı gibilerini devlet ASALA olaylaında kullanmıştı. Sonradan iş çığrından çıktı.
Akıl almadık usullerle uyuşturucu işine bulaştırıldılar.
Devletin istihbarat örgütünden etkili ve yetkili birileri çıkıp bu tür insanlar için “ Evet kullandık” diyebiliyorlar.
İşkencelerin, faili meçhul cinayetlerin ardı arkası kesilmiyor.
Bir dönem aynı kurum ve kuruluşta görev yapmış olan birileri çıkıp birbirlerini suçluyorlar.
Mafyatik ilişkiler için de sıkışınca “ben yapmadım o yaptı” demeyi marifet belliyorlar.
Adama sorarlar “ Madem bu adam mafya babasıydı, siz de devlettiniz bunlarla ne işiniz vardı?
Bu sorunun cevabını nasıl alacağımız bilinmez.
Nasıl alınırsa alınsın devletin etkili ve yetkililerinin bu tür kişilerle işbirliği içine girmiş olması herşeyden evvel devletin tükendiğini ve aczini gösterir.
Kim ne derse desin, benim açımdan öyledir.
* * *
Devlet öyledir de…
Belediyer çok mu farklıdır?
Devletin kendisi böyle olunca blediyeler nasıl olmasınlar?
TBMM Nasıl devletin meclisiyse yerel birimlerde belediye meclisleri de öyledir.
Asla ve kat’a birbirlerinden farkları yoktur.
TBMM’de alınan kararlar bir ülkeyi nasıl etkiliyorsa belediye meclislerinde alınan kararlar da o kenti öyle etkilemektedir.
* * *
Bakın şimdi birileri millet bahçesi yapıyor, alayü vala ile milletin bahçesi diye takdim ediliyor. Bir süre sonra bakıyorsunuz hop bir işletmeciye devredilmiş.
Milletin parkı diye bildiğiniz yerde gezmeye kalkıyorsunuz, adeta “ Hemşehrim nire özel mülkiyettir” uyarısıyla karşılaşıyorsunuz.
* * *
Hadi Adana’dan örnek vereyim.
Sahillere önceleri belediyeler milletin oturması için banklar koyuyorlardı.
Sonra koymaz oldular.
Neden?
Nedeni şu ki Seyhan Nehrinin sahilleri bile peşkeş çekildi de ondan.
Adamın biri önce bir klübe yapıyor. Sonra çaybahçesi oluyor..
Elimizde fotoğrafları mevcut, adam Adana Büyükşehir belediye başkanı ile boy boy fgotoğraf çektiriyor. Sonra bakıyorsunuz önemli bir yerden büfe adı altında çaybahçesi almış..
Geçtiğimiz günlerde Büyükşehir belediye Meclisi’nde ilginç bir büfe olayı yaşandı.
Büyükşehir belediyesi yıkmış, muhalefet bas bas bağırıyor “ nasıl yıkarsın”
Karalar : Bizden 6 metrekare yer almıştı. gerisi işgal.
Muhaleftten itiraz: oraları milli Emlakten aldı…
Zeydan Karalar: “Ben ruhsat verdiğim yeri yıkmıyorum ki”
İsyan üzre isyan. Sonra birileri çıkıyor bakıyorsunuz söz konusu büfe sahibinin handiyse yeddi düvel hısmı akrabası Büyükşehirde çalışıyormuş..
Hadi buyrun bakalım…
* * *
Adamın biri corona münasebetiyle cezaevinden izinli çıkmış, Atıp tutuyor, kafayı bulunca da sövüp sayıyor. Pür dikkat dinliyorsunuz, kime atıp tutuyor diy?
Bakıyorsunuz. Belediye başkanına..
“Hayrola?”
“Bana olan borcunu daha ödemedi?”
Ulan diyorsunuz kendi kendinize ne borcu kimin borcu.
Belediye başkanının bu adamla ne işi ola?
Yanıtını çok sonra anlıyorsunuz ki adamın işlediği cürüm ile de çektiği cereme ile de belediye başkanı doğrudan bağlantılı…
* * *
Kentin en güzel mesire yerlerinden birinende eskiden piknik yapabiliyordunuz. Şimdi yapamıyorsunuz. Masalar atılmış, barakalar yapılmış, yemek servisleri başlamış .
“Hayrola?”
“Burayı bizim patron aldı.”
“Kimden aldı?”
“Belediyeden aldı…”
Bakıyorsunuz adamın adına mafya denilen rezaletin her bir yerine bulaşmış..
* * *
Gazetecinin biri bir belediye başkaı hakkında yazı yazıyor.
Bir gün bir telefon geliyor.
“Bak ağabe ….. başkan hakkında yazı yazmayasan haa. Bir daha aramayaçağım” diyor/diyebiliyor.
* * *
Dahasını da ister misiniz…
Bir ilçe belediye başkanı bilmem nerenin bıçkınlarına etki, yetki ve selahiyet veriyor. Ters çıkan çatlak seslerin üzerine onları gönderebiliyor..
Dahası …
Dahasını söyletmeyin.
* * *
Hadi fıkramsı(!) bir anektod ile bitirelim.
“ Kızın biri kendisine kur yapan sürücüye seslenmiş.
“Manyak mısın sen beee. Kullandığın arabaya baksana”
Sürücü cevap veriyor:
“Asıl manyak sensin kızım, millet bu arabaya binebilmek için ölüyor beeee.”
Yani; yanisi o ki, cenaze arabalarına binen binene/bindiren bindirene, bindirilen / bindirilene…
Mübarekler sanki ölüden başka herşey taşıyorlar!
Bu çirkefe bulaşmış düzende ise aklına mukayyet olmak/olabilmek ise becerebilene…