AZOV KOZAKLARI ve UKRAYNA DENKLEMİNDE YAHUDİLER
Rusya ve Beyaz Rusya’da (Belarus) otoriter eğilimler yükselişte iken Ukrayna demokratik “Turuncu Devrim”in zaferini kutluyor! Doğu Avrupa ülkelerindeki bu son gelişmeler Doğu Slav uluslarının kökenlerini, kültürlerini ve bu kültürler arasında temel benzerlikler ya da farklılıkların ne olduğunu sorgulamamızı söylüyor.
Yulia Timoşenko (Ukraynaca, Юлія Володимирівна Тимошенко; Rusça, julijɑ ʋɔlɔdɪmɪriʋnɑ tɪmɔʃɛnkɔ). Esas soyadı Julija Hryhjan’dır. SSCB’de Komünist Parti üyesi olan ve bürokraside kilit görevler almış olan bir nomenklatura ailesinde doğdu. Annesi Lyudmyla Telehina (kızlık soyadı Nelepova) 11 Ağustos 1937’de Dnipropetrovsk’ta doğdu. Bir Yahudiydi. Babası Volodymyr Abramovich Hryhyan (Ermeni soyadı Hryhjan veya Grigjan’ın Ruslaştırılmış hali) 3 Aralık 1937’de Dnepropetrovsk’ta doğmuş bir PAKRADUN’du (Bagrat/BAKATA). Ancak Sovyet pasaportuna göre Letonya’lıydı. Julija üç yaşındayken babası aileyi terk etti. Anne bir taksi şirketinde iş buldu. Annenin babası (Julia’nın anne dedesi) Abram Kelmanowych Kapitelman, 1914 doğumluydu. Büyükbaba 1940 yılında Dnipropetrovsk Ulusal Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra Batı Ukrayna’da çalıştı ve bir yandan da Sniatyn kasabasındaki bir Yahudi okulunda müdür olarak çalıştı. 1940 sonbaharında askere alındı ve 8 Kasım 1944’de Alman-Sovyet Savaşı’nda (1941-1945) “İstihbarat Birliklerinde Üsteğmen” rütbesiyle öldürüldü. Julija annesiyle birlikte büyüdü. 1977’de annesinin “Telehina” soyadını aldı. Dnipropetrovsk Ulusal Üniversitesi’nde ekonomi (ekonomik sibernetik) eğitimini 24 yaşında (ayrıcalıklı öğrenci) olarak tamamlayarak mezun oldu. Ardından 1984’ten 1988’e kadar beş yıl boyunca memleketi Dnepropetrovsk’ta savunma sanayii için Lenin makine yapım şirketinde endüstri mühendisi olarak çalıştı. Timoşenko, 1995’ten itibaren Ukrayna’nın Birleşik Enerji Sistemleri (EESU) enerji şirketinin başkanı olarak milyarlarca dolarlık servet ve nüfuz kazandı. Rus grubu Gazprom ile yapılan dirsek temaslı bol rüşvetli gaz tedarik sözleşmeleri sayesinde EESU, Ukrayna’daki en güçlü şirket haline geldi. 1995’ten 1997’ye kadar EESU’nun başkanıydı. Hızlı yükselişi, yine Dnipropetrovsk’tan gelen ve 1996’dan 1997’ye kadar Ukrayna Başbakanı olan Pavlo Lazarenko’nun himayesiyle kolaylaşmıştı. Mahkûmiyetinden sadece birkaç gün sonra, Kiev şehir Mahkemesi’nin Timoşenko’nun, enerji şirketi EESU’nun başkanı olarak görev yaptığı süre boyunca (1995 – 1997) 295 milyon avroyu zimmetine geçirdiği şüphesiyle soruşturulmakta olduğu öğrenildi. Birkaç hafta sonra, Başsavcılık, Timoşenko’nun milletvekili ve Donetsk’li işadamı Yevhen Shcherban’ın öldürülmesine karıştığına dair işaretler olduğunu açıkladı. Shcherban, 1996’da Donetsk Havaalanında karısı ve iki mürettebat üyesiyle birlikte vurularak öldürüldü. Dolandırıcılık ve kara para aklama suçlarından Kasım 2012’ye kadar ABD’de uzun süre hapis yatmış olan Pavlo Lazarenko’nun da bu cinayete karıştığı söylendi. Başsavcı Renat Kuzmin’e göre, 1990’larda Lazarenko ile iş ilişkileri olan ABD’li işadamı Petro Kirichenko, Shcherban cinayetinin bedelini Lazarenko ve Timoşenko’nun hesaplarından gelen paralarla ödendiğini açıklaması Timoşenko için sonun başlangıcı olmuştu.
Daha sonra gözden düştü ve 2006’da yolsuzluk ve haraçtan dokuz yıl hapis cezasına çarptırıldığı ABD’ye kaçtı. Ana dili Rusçaydı. Şubat-Eylül 2005 ve Aralık 2007-Mart 2010 arasında Ukrayna Başbakanıydı. Ağustos 2011’den 22 Şubat 2014’teki Euromaidan protestolarının ardından hükümetin devrilmesine kadar hapiste kaldı. 2013 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Timoşenko’nun tutuklanmasını “keyfi ve hukuka aykırı” olarak kınadı. 24 Haziran 2014’te Ukrayna Yüksek Mahkemesi, Yulia Timoşenko’nun devlet doğalgaz şirketi Naftohaz Ukrayiny ile Rus doğalgaz şirketi Gazprom arasında 2009 yılında imzalanan gaz sözleşmeleri sırasında hiçbir suç işlemediğine karar verdi. Hâlbuki Rusya’da aynı davadan gıyabında yargılanarak mahkûm oldu.
Gazpromla çalışırken Rusya yanlısı olan Timoşenko birden bire Rus karşıtı olmuştu.
24 Mart 2014’te Timoşenko ile Verkhovna Rada Milletvekili Nestor Shufrich (Yahudi kökenlidir) arasında 18 Mart 2014’te yapılan telefon görüşmesi YouTube video platformunda yayınlandı. Konuşmada, iki politikacı 16 Mart’ta Kırım’da düzenlenen referandumu tartışıyordu. Görüşme sırasında Timoşenko, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e atıfta bulunarak; “O piçi alnından vurmaya hazırım,” diyordu. Karşıdaki, “Ukrayna’da yaşayan sekiz milyon Rus’a ne yapacağız?” diye sorduğunda, Timoşenko; “Nükleer silahlarla yıkılmaları gerekir,” demişti. Ayrıca Rusya’ya karşı uluslararası bir eylemde bulunmak istediğini, böylece, Rusya’da, Ukrayna’nın yanmış bir tarlasını bile bırakmayacağını söyledi. Timoşenko daha sonra Twitter’da aramayı kendisinin yaptığını itiraf edecekti. Ancak Ukrayna’da yaşayan Ruslarla ilgili açıklamasının yalan olduğu söyledi. Timoşenko birkaç gün sonra Putin’i “filtrelenmemiş faşizm”le suçlayacaktı.
Ukrayna Masum Değildir!
1990 yılında Sovyetler Birliği dağıldığında ilk sorun Moldova’da çıktı. Burada Prinstradia (Tratnista) adında bir bölge vardır. Nüfusu 800.000 civarındadır. Halkın 300.000’i Moldova’lı, 400.000’i Rus kalanı da Ukrayna’lı, Kırgız, Gagauz ve Bulgardır. Sovyetler dağılmasına rağmen Ruslar Moldova’daki Rus azınlığı ayartarak bağımsızlık için mücadeleye girmelerini istedi. Rusya bunun için önce Ukrayna ile anlaşıp ondan üç maymunu (bilmez, görmez ve duymaz) oynamasını istedi. Böylece Moldova’daki Rus azınlığa Odessa üzerinden silah yardımı yapmaya başladı. Rus azınlığı Moldova ile savaşmaya başladı. Sonra da barış gücü ayağına aranızı bulayım diyerek Moldova’ya yerleşti (Azerbaycan meselesine ne kadar da benziyor değil mi?). Rusya ile arası iyi iken Timoşenko’nun aracılık ettiği Pavlo Lazarenko hükümeti bu çetecileri destekledi. Ama bunlar Rusya’nın hesabını anlayamayacak kadar cahildiler! Rusya Odessa’yı alırsa Moldova’ya bağlayıp böylece Ukrayna’yı denizden koparacak! Hala anladıkları yok! Rusya ile Ukrayna’nın Dilleri % 71 oranında aynıdır, yani Rusça’dır! 1890’larda ilk gerilla hareketini Ukrayna Kozakları başlatmıştır. Önce Rus Çarlık Ordusu’na karşı, ardından Alman Nazilerine karşı savaşmışlardır. Ancak Nazilere karşı savaşırken Almanya’dan kaçan aldıkları Yahudiler bu gün vatanın sahibi olmaya kalkınca bu sefer Ukrayna Kazakları (Azov Kazakları) Yahudilerle kapıştılar! Rusya savaşı olmasaydı Ukrayna’da Kozak-Yahudi Savaşı patlak verecekti. Şimdi güya birleştiler. Ancak ölenler hep Ukrayna Kozağı!
PUTİN AVUSTURYA’da
Tarih 18 Ağustos 2018’di ve kısa Avusturya yaz günlerinden biriydi. Misafirler bir yaz düğünü için toplanmıştı. Davetliler Avusturya devlet siyasetinin yıldızlarıydı. Ancak asıl konuk bir dünya lideriydi. Yanında bir sarıçiçek buketi ve bir Kozak şarkıcı topluluğunu getirmişti. Bir yığın tartışmayı da beraberinde getiren bu yabancı misafir Rusya Devlet Başkanı Mr. Putin’den başkası değildi. Avusturya Dışişleri Bakanı Karin Kneissl hanımefendi Cumartesi öğleden sonra Avusturya’nın güneyindeki tepelerden birinde yerleşen bir üzüm bağındaki malikâne önünde bulunan alanda kurulmuş düğün takı altında yüzüğü takıp evet dediğinde, Rusya Devlet Başkanı Sayın Vladimir Putin onu kutlamak için hazır bulunuyordu. Bir saatten biraz fazla kalan Sayın Vladimir Putin gelinle kısa bir dans bile yaptı. Sayın Başkan Lacivert bir takım elbise giymeyi tercih etmişti. Gelin hanım ise o bölgenin geleneksel kıyafeti olan krem-beyaz bir dirndl (Derendil) içindeydi. Canlı kırmızı urbalarla donanmış ve sadece bu vesileyle Putin’in Rusya’dan getirdiği kalın sesli bu Kozak korosu ve şarkıları Sayın Putin’in yeni evlilere hediyesiydi. Ülkenin Dışişleri Bakanlığı törenin özel olduğunu ve sadece 100 kişilik bir davetlinin katıldığını beyan etti. Ancak aralarında Putin olunca özel tören Avusturya’da büyük bir tepki yarattı. Çünkü hem Avusturya’nın hem de Avrupa’nın kamusal alanına bodoslama bir giriş olmuştu bu. Esas tepkinin ABD’den geleceğini hesap edememiştiler.
Avusturya, Doğu ve Batı arasındaki mücadelede yıllardır tarafsız kalmış bu sayede de hem Rusya hem Avrupa Birliği’ndeki müttefikleriyle ve hem de ABD ile güçlü bağlar kurmuştu. Ancak 9 milyonluk bu küçük Alp ülkesinde, merkez sağ Halk Partisi ve aşırı sağcı Özgürlük Partisi’nden oluşan koalisyon hükümeti iktidara geldiği geçen yılın sonundan bu yana dümeni Moskova’ya doğru kırmıştı. Hatta aşırı sağcı Özgürlük Partisi, 2016’da Putin’in Birleşik Rusya Partisi ile bir işbirliği anlaşmasına bile imza atmıştı. Şu işe bak sen! Bizim Gladyocu sağcıların kıblesi ABD iken Avrupalı sağcıların Yoldaşı Rusya idi.
Aralık ayında göreve başlamadan önce bir akademisyen ve gazeteci olan 53 yaşındaki Kneissl, resmi olarak bağımsız iken Özgürlük Partisi’nden seçime girerek kazanmıştı. Partisi gibi o da Avrupa’nın Rusya’ya yönelik yaptırımlarına karşıydı. Diğer Avrupa ülkeleri, Mart ayında, iki taraflı ajanlık yapan eski bir Rus ajanının İngiliz topraklarında zehirlenmesine misilleme olarak Rus diplomatlarını sınır dışı ettiğinde Avusturya bu işe karışmayı açıkça reddetmişti. Putin ve Başkan Trump bu yaz bir zirve yapmayı planlarken, Kremlin başlangıçta mekân olarak Viyana’yı tercih etmişti ancak bu gerçekleşmedi ve Helsinki kazandı. Bunun sebebi neydi acaba? Bayan Kneissl ile bir ilgisi var mıydı? Kneissl, bir girişimci olan Wolfgang Meilinger ile evlendi. Putin Haziran ayında Viyana’yı ziyaret ettiğinde Kneissl’ın Putin’i düğününe davet etmişti. Düğün çok özel ise Kneissl şahsen tanımadığı birisini düğününe neden çağırmıştı.
Düğün, Putin’e Avrupa’daki siyasi liderlerle bağlarını derinleştirmek ve genetik kökenleri çaktırmadan kullanmak için oldukça sıra dışı bir platform sağlamıştı. Putin AB’ye hiç saygı duymadı ve kıtada Rus (Slav) olmayanları bir düşman gibi görerek kıtayı bölme hareketine girdi. Bu çabası karşılıksız kalmayacaktı, Moskova’nın Brüksel’i hor görmesini Avrupa’daki çoğu sağcı ve aşırı sağcı parti destekleyecekti. Bu da sağcı ve aşırı sağcı partilerin seçim başarısı olarak geri dönecekti. Bu ırkçılığın fitilini ateşlemişti. Peki, Putin neden ırkçılık yapıyordu? Kimdi bu Kneissl ve neden ona Kozak çalgıcıları getirilmişti?
Kneissl bir KOZAK’tı…
Peki, kimdir bu KOZAKLAR, Allah Aşkına Yahu?
Eğer “Ve Durgun Akardı DON”u okuduysanız Kozaklar’ın (Cossacs) Rusya tarihinin eşsiz fenomeni olduğunu bilirsiniz. Bir zamanlar güçlü bir imparatorluğun muazzam bir boyuta ulaşmasında emeği olduğu için bu büyük ülkenin kazandığı yeni topraklarda bir yer edinmesine izin verilen bir topluluktular “Kozaklar”. Bu cesur savaşçılardan ilk bahseden 14. Yüzyıl Rus yıllıklarıdır. Bu yıllıklarda bu savaşçıların Sudak’ta köle tüccarlarından birini bıçakladığını rapor eder. Bunlar Zaporozhye (Zaporozye) Kozaklarıydı. 1444 tarihli bir Vakayiname’de ise Ryazan Ruslarıyla bir olup Tatar Prensi Mustafa’ya karşı savaşan Ryazan Kozaklarına atıfta bulunur.
Moğol-Tatar istilası Kıpçak (Polovets) etnik grubunu bir yol ayrımına getirdi. Bir yandan, Batı Kıpçak orduları, bir takım tarihi olaylar ve siyasi özellikler nedeniyle, Doğu Kıpçak-Kumanlarından zaten çok farklıydı. İkincisi, Kıpçaklar (Polovtsyalılar) fethedilen ve kendilerine tabi olan halkları kendi içlerinde henüz tam manasıyla sindirememişti. Bu sebeple kendileri (fethedenler) Rusya (fethedilen) tarafından ani ve şiddetli bir asimilasyona uğradılar. Polovets orduları Cuci Ulusu’nun ana gücü, Polovets halkı da Cuci Ulusu’nun ana nüfusu haline geldi. Geniş bir coğrafyayı fetheden Moğollar da zamanla fethedilenler arasında dağıldılar, fethettiklerinin dillerini ve kültürlerini benimsediler ve sonunda onlara kalan Ruslar tarafından onlara verilen etnik isimleri oldu: Tatarlar. Cuci Ulusu’nun (Altın Orda) nüfusu yekpare değildi, olamazdı da. Sayısal olarak baskın olan Kıpçaklardı. Tatarlar da tamamen tek parça bir etnik gurup değildi. Zamanla bu devletin topraklarında gelişen hemen hemen tüm halkların etnik ataları haline geldiler. Bu koşullar altında, görünüşe göre o zamana kadar güçlü bir şekilde Slavlaştırılan ve Hıristiyanlaştırılan Kıpçakların bir kısmı, proto-Kozaklar’ın oluşumunda yer aldı. Tarihi, politik, ekonomik, kültürel hangi faktörler buna yol açtığı bilinmemektedir. Büyük olasılıkla geleceğin Kozaklarının Ortodoks Hıristiyan dinine girmesi burada özel bir rol oynayabilir ancak, geleceğin Kozaklarını Rus toplumundan uzak ıssızda bir (izole) hayat sürmesi kendine özel kültürü ve tarım ekonomisiyle yeni bir devletin yaratılmasında ki bu devlet Ukrayna’dır, çevresindeki nüfustan çok daha büyük bir rol oynamıştır.
Peki, Kıpçak-Tatar-Rus Karışımı olan Kozakları anladık ta Ruslar kimdir?
Yaklaşık. 1890 yılında Zaporojya Kazaklarının Ilya Repin tarafından yapılan tablosu. Masada Osmanlıdan isteklerini sıralarken resmedilmiştir.
İGOR’un Hikâyesini dinleyelim o zaman…
Adını Aziz Hipatius manastırında (Ipatievskaya Letopis) bulunan eski bir Rus Kroniğinde bir hikâye anlatılır. Norman (Baltıklılar) fatihi Rurik’in soyundan gelen ve küçük Rus prensliği Novgorod-Seversk’in efendisi Prens İgor, 1185’te Kiev Ruslarının eski bir düşmanı olan Kıpçak göçebe ulusuna karşı acele bir seferde küçük bir savaşçı grubuna önderlik eder. Ancak savaş meydanında yenilip düşman eline düşer. Her nasılsa (!) esaretten kaçmayı ve sağ salim kendi halkının yanına dönmeyi başarır. Ancak Kronik, Igor’un bozgundan sonra bir barış anlaşması imzaladığını ve varisi Vladimir’i düşman liderlerinden birinin kızıyla evlendirerek barışı mühürlediğini anlatıyor. Yani Sevgili Prens İgor esaretten ancak oğlunu Kıpçak Beyinin kızıyla evlendirerek kurtulmuştur! Muhtemelen bu düğün vesilesiyle, İgor’un sarayında bulunan edebi bilgisi iyi ancak tarih bilgisi zayıf isimsiz bir şair güçlü vatansever duygularla, Rusçasıyla “Slovo ο polku Igoreve”, İngilizcesiyle “Igor Tale” ve Türkçesiyle “İgor’un Masalı”nı yazmıştır. Ama Kiev Rusya’sı uygarlığı Tatar istilasıyla birlikte yok oldu diye yazarlar. Bu doğru değildir! Çünkü masal Pskov manastırlarından biriyle bağlantılı olan ve bilinmeyen bir on altıncı yüzyıl kâtibi tarafından eski Bizans destanı Digenis Akritas’ın bire bir kopyasıdır!
Gelelim esasa!
András Róna-Tas, M.S. 1114 tarihli Hsiao Ti-lu yazıtında “par ugur” etnik adını doğrulayan p.ar u.g.ur ifadesini belirlemiştir (HsTi 32: 11-12). Bu ifade A. Róna-Tas’a göre, M.S. 5-6. yy Batı Türkçesindeki “On Ogur” kelimesinin dengidir Eski Türkçedeki ‘on‘ sayısı bu etnonimde de aynı anlamdaki ‘par’ ifadesiyle tanımlandığı için bu yazıtta geçen Kitanca “p.ar u.g.ur” ifadesinin “On Ogur” olarak okunduğunu gösterir.
Hsin T’ang Shu, güneydeki Shirwi’nin dilini şu şekilde tanımlar: “Dilleri Moho’dur.” (HTS 219: 6176). Kitan ve Shirwi (Shih-wei)’nin, Yü-wen Serbi’nin etnolinguistik torunlarıydı. Bu üç farklı Shirwi halkı Türkçe konuşanlarla da etnik akrabalığa sahipti ve siyasi olarak Türklere bağımlıydılar. Geç Sırp lehçesi Laufer’in (1921) tabiriyle Türkçe ile aynı kökten gelmedir! Shirwi numaralandırmasındaki χɔn unsuru, Türkçedeki ‘on’ ile aynı kökten gelmedir. Eski Türk lehçesindeki bir kelimeyle Eski Türkçedeki ‘on’ rakamı ve Arkaik Türkçe hun ‘on’ rakamının erken batı Türkçesi etnonimi olan Hunuguri, yani hun ugur, ‘On Uygurlar’ ile aynı kökten gelmesiyle açıklanabilir.
Evet.
Demek ki neymiş?
SLAVLAR YÜWEN SERBİ (Sorbi/Sırp)’den o da Türkten!
Daha GENETİĞİ KOYMADIK ORTAYA HA!
Öldürülen Rus Çarı Romanof, Yani Yukarıdaki Igor’un Torunu Romanof R1a1a’lıdır!