Enflasyonun nasıl düşer, şeklindeki sorusuna cevap verebilmek için, enflasyon tarifini iyi yapmak gerekir.
İnsanın hayatını devam ettirilmesi için, belirli ihtiyaçların giderilmesine bağlıdır. Bu ihtiyaçların başında beslenme, giyinme ve barınma gelir.
İhtiyaçlar sonsuzdur, sağlayan kaynaklar ise kıttır. Kıt kaynaklar ile sonsuz ihtiyaçların dengelenmesi gerekir. Bunun dengelenmesi de ekonominin ruhunu oluşturur. İhtiyaçları karşılayan kaynaklar kıt ise fiyat artışları başlar. Fiyat artışları da enflasyona sebep olur. Ayrıca üretimin azalması enflasyonu artıran önemli bir etkendir.
Bir ihtiyaç için sadece üretim yetmez; üretimin dağıtımı ile tükeciye ulaştırılması gerekir.
Üretim bilgi ve iş gücünü kullanarak, emek verip veya bir sermayeyi harcayarak karşılığında ürün elde etme etkinliğidir.
Üretim sonucunda elde edilen ürün, sebze ve meyve ise, doğrudan tüketilibilir: Fakat, elde edilen ürünler, bazen yeni bir ürünün elde edilmesinde ham madde olarak kullanılır. Tarladan elde edilen ürün, pamuk ise kumaş ve giysi üretiminde, bu defa ham madde olur.
İnsanların ilk üretime başladıkları dönemde, elde ettikleri ürünler sınırlıydı ve ihtiyacı ancak karşılayabiliyordu. Üretim araçlarının gelişmesiyle üretim miktarı arttı ve ihtiyaç fazlası ortaya çıktı ve bu fazlalığın satılması ile ticaret ortaya çıktı. Ticaret ile de, üretici ile tüketici arasında bir bağ oluştu. Bu dağıtım ağı, ulaşım hizmetleri sayesinde gelişti. Böylece elde edilen ürünler çeşitli yerlere dağıtılmaya başlandı.
Üretilenlerin tüketiciye ulaştırılması üretim, dağıtım ve tüketim ağını oluşturmaktadır
İşte bu üretim, dağıtım ve tüketim etkinliklerinin bütününe ekonomi denir.
Üretim, dağıtım ve tüketimi etkileyen doğal etmenlerin başında coğrafi konum, yer şekilleri, iklim, bitki örtüsü, su kaynakları, jeolojik yapıdan faydalanılan, petrol ve doğalgaza bağlı enerji kaynakları gelir.
Yapılacak her tarım, ziraat ve hayvancalık üst parağrafta belirtilen doğal etmenlerden dolayı her bölgede yapılamayacağı, bölgesel hava ve iklim koşulları nedeniyle yapılamayacağı bilinmelidir.
Üretimin emek yoğun ve/veya sermaye yoğun olması dahi üretimin fiyatlarını etkeleyen unsurlardır.
Üretimin yapılmasında etken unsurlardan biri olan işçilik ücretleri yanında, elde edilen ürünün pazar yerlerinne ulaştırılmasında nakil ücretleri ve nakilde kullanılan enerji maliyeti ve insan gücüyle pazarlanmasındaki maliyetlerin bütünü, üretimin tüketiciye ulaşmasında ayrı bir maliyet oluşturmaktadır.
Peki, elde edilen üretimin tüketiciye ulaşmasında, ara maliyet fiyat artışları devamlı hale gelirse ne yapılacaktır. Böyle bir durumda, kullanılan işçilik, enerji ve akaryakıt fiyatlarının dışarıdan satın alınması nedeniyle doğan tüm fiyat artışlarının toplamı üzerinden üretim yapılması gerekir. Diğer bir anlatımla, yapılan üretimin fiyatlanması ile elde edilecek bütün gelirin, ara maliyet oluşturan fiyat artışlarının tümünün daha üzerinde olması gerekir. Böyle olunca, enflasyon olmayacaktır. Kısaca, ülke dışına satılacak üretim ile yurt içinde tüketilecek üretim toplamı, doğacak olan ara maliyet fiyat artışlarının çok üzerinde olmalıdır. İşte o zaman enflasyon artmadığı gibi düşecekir.
Enflasyonun düşmesinde en etken kalemlerinden biri de Bütçe açıklarının izale edilmesi ile olur ki bu da üretim artışı yapmak ile olur. Zira,
2019 yılı bütçe açığı 81 Milyar, 2020 yılı bütçe açığı 139 milyar,
2021 yılı bütçe açığı 265 Milyar, 2022 yılı bütçe açığı 278 Milyar ve en önemlisi 2022 yılı ek bütçesi açığı 880 Milyar olmak üzere TOPLAM: 1643 Milyar TL bütçe açığı var demektir.
2023 Bütçesi TBMM de görüşülmektedir. 660 Milyar açık olmaktadır. Bu rakama onu da ekleyelim: 1643+660=2303 TL . Milyar TL açık var demektir ki, üretim olmayan bir ülkede bu bütçe açıkları ile enflasyon zor düşer.