Resmen masallarla psikolojik savaş başlattılar. Nasıl mı?
İnternette bolca “kadim İstanbul sırları” konuşuluyor. Doğu Roma merkezi olmadan önceki Bizans’a ait ne varsa “tapınak, gizem, sır” gibi sözcüklerle anlatılıyor, biz de masal dinler gibi videolarını izliyoruz. Oysa Bizans’ın kurucuları Kafkas kökenli Oğuzoğullarıydı, bizdik. Ne Bizans’ın kuruluş dönemi, ne de Roma işgalleri hiç anlatılmıyor. Ne de Venediklilerin yakıp yıktığı haçlı seferleri hiç anlatılmıyor.
Bir varmış bir yokmuş, kadim İstanbul’da insanlar hep yer altında tapınaklarda yaşarmış… Gerçek böyle değil.
Düşündüm ki, böyle İstanbul masallarıyla bizi oyalıyorlar. Gerçeği bilmeyen izleyiciler de masal dinler gibi dinliyor. Pek yakında bizim nesil de masal insanı olarak anlatılacak, şimdiki İstanbul ise yine masal şehri olarak anlatılacak, öyle görülüyor..
Batı Romanın yağmacı bankerlerinin işgallerine karşı Bizans halkı ve kralları nasıl direnmişti hiç anlatılmadığı için şimdi masal gibi geliyor bize. Çocuklar gibi olduk, masal videoları izletiliyoruz. Oysa İstanbul’umuzu yeniden işgal planları üzerine söyleyecek sözümüz olmalı.
İnsanların masallarla oyalanması tarihte ilk kez olmuyor, çok iyi çalıştığım derstir o bahis. Milat ilan ettiğinde Roma senatosu, bununla Anadolu direniş devletlerini tarihten silecekleri zaman, ilk işleri masalcıları dolaştırdılar Anadolu’da, insanlara kendi geçmişleriyle dalga geçen masallar anlattırdılar ve o masal konferansçılarına para verdiler.
Yeni masal videolarını izlerken onları düşünüyorum, yeni MİLAT başladı demektir.
İnternette böyle bir videonun yorumlarına şunu yazdım:
İstanbul’da yerin altı Roma işgallerine direniş tarihidir. Gizemli diye bir şey yoktur. Tarihte yaşanmış gerçeklere bugün gizemli diyerek masalmış gibi dinliyoruz. Oysa işte pek yakında biz de masal kişileri olacağız.
Biraz gerçek tarih anlatmalıyım. Milatla tarihten silme cezası verilen Başoğuzlu ve Akmenid imparatorlukları sonlanmış, Sirkasyalı Oğuzoğullarının kurduğu bilim devleti olan Sasaniler dönemidir…
Septimus Seferus adlı Romalı yağmacı komutan İstanbul’u 198’de iki yıl kuşatma altında tuttuğu zaman, halk aç ve susuz bırakılarak teslim alındığı zaman, kayığı olan zenginlerin deniz yoluyla Üsküdar’a sığındığı zaman, şehirde yoksulların kaldığı ve nüfusun 15 bine düştüğü zaman…
Böyle bir işgal öncesinde karşı önlemlerin alındığı su sarnıcı, su kemeri ve şehrin altından kaçış noktalarını anlatıyorsunuz.
İstanbul’un Doğu Roma şehri olması uzun süren halk direnişlerinden sonradır. Bütün ticaret yolları ondan sonra İstanbul’da kesişti, kilometresine kadar sütuna yazıldı. Bilenler vardı, ama siz hafıza tazelemiş oldunuz sağ olun.
Fatih Sultan Mehmet onların yağmacı işgallerine son noktayı koymuştur.
Ancak bugün…
Yeni küresel sömürgecilik sistemine geçiyorlar ve yeniden İstanbul dünya ticaret merkezi olacak. Ancak kimse heyecanlanmasın, dünya ticareti kimin elindeyse onlar kendilerine bir Adaşehir İstanbul planını da yaptılar.
Kanal ile İstanbul Boğazı arasında kalacak olan, giriş çıkışları pasaportla yapılan bir ada şehir, sadece ticaret devleti (kolonisi) olacağı planlandı, özel pasaportla gidilebilen Newyork Manhattan gibi.
Çin ile yapılan ticaret dünya ticareti bu merkezden yönetilecek. Yolları döşendi bile.
Bizler ise çipli hayvanımsı yaratıklar olarak onların ticaretine engel olmayacak şekilde programlanacağız.
Artık İstanbul’da eskisi gibi kuşatmalar olmayacak. Direnen insan olmayacak da ondan. İnsanlar damardan köleleştirilecek.
Ekliyorum.
Değerli okurlarım, BOP haritasına bir daha bakın. Şehir devletler projesidir. BOP haritasında İstanbul “şehir devlet” olarak işaretlidir, dikkatle bakarsanız fark edeceksiniz.
Bağdat için City State yazıldığını göreceksiniz. İstanbul da şehir devlet olacak demektir. BOP haritası şehir devletler haritası demektir, hatırladınız mı?
Küresel yeni Milat ilan edildi ve biz yine bir masal gibi izliyoruz.
DOLAR olarak pek çok yere borçlu olduğumuzu biliyorsanız, o merkezlerin ezeli isteğini de bilirsiniz. İstanbul’u geri istiyorlar. Alacakları karşılığında Kanal İstanbul’u güncellediler, lütfen takipte olun.
İstanbul hiç de işgal edilmeden, adım adım bizden gidiyor. Onlar, bizim olmayan yere de kimseyi vizesiz/çipsiz sokmazlar. Tıpkı Hıristiyanlık resmi din ilan edildiğinde İstanbul’a girmek isteyen tüccar dinini değiştirmek ve onlara vergi/haraç vermek zorunda kalmıştı ya… O yöntemleri hiç değişmedi. Yeni dijital tanrılarınız var, onların parasını (doları) kullanmaya devam ettiğimiz için bizi kendi dinlerine biat ettirecekler. İstanbul gitti gider.