HÜSEYİN ÖZBEK

POSTMODERN ORTAÇAĞ Av.Hüseyin Özbek

                                               

Güneyimizde kopan kıyametin, İslam dünyasının sosyolojik saatinin 500 yıl geriye alınması operasyonu olduğunun farkında mıyız?  Kurgulanan Postmodern Ortaçağ senaryosunun adım adım uygulandığının bilincinde miyiz? Eğitip, donatıp sahaya salınan köktendinci çeteler aracılığıyla ulus devletlerin parçalandığının ayırdında mıyız? Emperyalizmin tetikçiliğine soyunan etnofeodal çetelere, anahtar teslimi devlet kurdurulduğunu görebiliyor muyuz?

Suriye parçalanırken havai fişek atan siyasileri, daha dün, başına ödül konan teröriste övgüler düzen yandaşları, Colani üzerinden derin analizler yapan ekran değnekçilerini, kahve dövücüsünün hınk deyicisi dolmakalemleri gördükçe yukarıda soruların yanıtı hiç kuşkusuz hayır olacaktır.

1993 yapımı Jurassic Park, Steven Spielberg’in, hasılat rekorları kıran bilimkurgu, macera filmini izlemişsinizdir. Filmde, bilim insanlarının, 65 milyon yıl öncesinin sivrisinek fosilindeki kan örneğinden, karmaşık DNA işlemleri sonucu, dinozorların yeniden canlandırılması anlatılmaktadır. Spielberg’in, klonlanarak tarih öncesinden günümüze taşınan dinozorları, sonuçta gişe getirisi amacıyla beyaz perdeye yansıtılan fantastik bir kurgusallıktı.

Jurassic Park’ı orada bırakıp bugünün Suriye’sine dönmenin zamanıdır.Suriye’de yaşananlar,beyaz perdeden yansıyan fantastik görsellik değil, sahada yaşanan köktendinci fanatizmin vahşet görüntüleridir.  Suriye’de, DNA’sı ile oynanan, emperyal çıkarların aparatı olarak sahneye sürülenler, ne yazık ki bu tür insanlardır. Emperyal laboratuvarda, ülkesine, ulusuna, ulusal çıkarlara yabancılaştırılmış, din maskeli devlet yıkıcılığına programlanmış olan silahlı örgütler, senaryoda kendilerine verilen rolüngereğini yerine getirmektedirler.

BOP Projesinin yerelden temin edilen saha elemanları, devlet kurmaya değil, devlet yıkmaya programlanmışlardır. Colani’nin, Emevi Camisindeki Cuma namazı gösterisinin politik boyutu, dini boyutunun çok ötesindedir. Esat ailesinin babadan oğula geçen, antidemokratik hanedanlık yönetimi hiç kuşkusuz ayrı bir yazının konusudur. Burada dikkat çekmek istediğimiz konu, Esat’ın gidişiyle Suriye’ye demokrasinin değil, ülkeyi etnisite ve mezhep üzerinden parçalanmaya kadar götürecek bir kaosun gelmiş olmasıdır.

HTŞ’nin, İsrail’in Suriye’ye yönelik işgal girişimlerine, Esat gittikten sonra da sistematik olarak sürdürdüğü, ülkenin askeri envanterini ve alt yapısını sıfırlamaya yönelik ağır bombardımanına karşı ciddi tepki göstermeyişi not edilmelidir. Esat ülkeyi terk ettikten sonra, ülkenin yeni başkanı olarak tebrikleri kabul eden Colani ve yandaşlarının, önceliğinin ülkenin bütünlüğünü korumaktan çok, ulus devlet niteliğini tümüyle yok etmek olduğu anlaşılmaktadır.

Ülkelerinin tarihiyle, kültürel birikimiyle, değerleriyle hiçbir ilgisi olmayan, siyasi sınırları, bayrağı, yol haritası olan çağdaş devlet kurumsallığına yabancı, bayraksız, vatansız, gayrı milli bir anlayışın devleti ele geçirmesi durumunda, ülkeyi nelerin beklediği konusundaki güncel örnek şimdilik Suriye’dir. Çağdaş devlet kurumsallığı yerine, sosyolojik saati 500 yıl geriye alınmış, Postmodern Ortaçağın kapılarını ardına kadar açmış anlayış tarafından yönetilecek ülkenin kısa zamanda etnik ve mezhepsel olarak bölünüp parçalanması kaçınılmazdır.

Suriye’de yaşananları göz önüne alarak, millet olarak var olmakla, tarihin kara deliğinde kaybolmak arasındaki tercihe dair soruyu yanıtlayalım.

Türk Milleti, yerlilik ve millilik demagojisiyle kendisine dayatılan postmodern monarşiye onay

verecek mi? Cumhuriyet’in kazanımlarından tümüyle vazgeçip, sosyolojik saatinin 500 yıl geriye

alınmasını kabullenecek mi?

Yeni Osmanlı rüyası görenler boşuna heveslenmesinler. Türk milletinin her iki soruya da yanıtı hayır olacaktır!  

 

 

Arkadaşlarınızla paylaşın

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
error: Uyarı: Korumalı içerik !!

Reklam Engelleyici Algılandı

Sitemizden en iyi şekilde yararlanmak için lütfen reklam engelleyicinizi kapatınız.