Site icon Söz Gazetesi

“DIŞ” İŞLERİ (1)

         

Çok eski yıllarda bir “Hariciye” geleneği vardı.

“Mülkiye”, “Tıbbiye”, “Harbiye” gibi.

Hariciye’nin de kendine has ahkâmlı bir anlamı; geleneği, göreneği, düşünce ve terbiye ufku mevcuttu.

Ama senelerdir, “bakara-makara”ya; Türk asıllı olup da beş nesildir yabancı ülke vatandaşlığı taşıyan görmüş, geçirmiş, oldukça geniş kültürlü kişilere teslim edildi.

Elimde iki “hariciyeci”nin kitabı var. Biri Feridun Cemal Erkin’in üç ciltlik “Dışişlerinde 34 yıl”; diğeri de Ertuğrul Kumcuoğlu’nun “Kıbrıs ve Diplomasi” adlı eserleri.[i]

Bu yazıda, altını çizdiğim yerlerden sadece birini konu edeceğim.

Okuyucu; Yaser Arafat yüzünden Filistinlileri hiç sevmediğimi, çünkü devri iktidarında Çekoslovakya üzerinden Kıbrıs’a silah taşıyan bir Rum yanlısı bir Müslüman olduğunu yazdığımı gayet iyi bilir.

Kumcuoğlu kitabının 14’üncü sayfasında, Gül İnanç’ın “Büyükelçiler Anlatıyor” eserine şöyle bir atıfta bulunuyor;

“Ancak,  Kıbrıs’ta görevde kaldığım müddetçe, ne bileyim, Mısır, Suriye ve benzeri Arap ve Müslüman ülke büyükelçilerinin bir kere bile olsun bizi ziyarete gelmemiş olmalarını hep yadırgadım. Ne de olsa Müslümanız; hani kandildir, dini bayramdır bir şeyi vesile edip sefarete gelmeseler bile ‘Sayın Büyükelçi’yle şurada bir çay içsek’ dememiş olmalarını hiç unutamıyorum… Ama özellikle Arap ve Müslüman dünyasının Kıbrıs Türkü’ne bu kadar yabancı ve ilgisiz durmalarını hiçbir zaman anlayamıyorum. Muhakkak gezmek için Kuzey’e geçiyorlardı. Zira adanın kuzeyinde inanılmaz güzellikler vardır. Bir yerlerde tesadüfen de olsa karşılaşıp bir çay içmemizde bir mahzur yoktu. Onun için bu tutumlarını kabul edemiyorum, affedemiyorum da”.

Peki, siz bu “Arap ve Müslüman dünyasının” Hristiyan Ortodoks Rumlarla yakınlığını izah edebiliyor musunuz?

Nasıl ediyorsunuz?


[i] “KIBRIS ve DİPLOMASİ”. Ertuğrul Kumcuoğlu. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınla  rı. 1’inci Basım. Ocak 2022. İstanbul

Exit mobile version