Türkiye ilginç bir seçim süreci yaşadı.
Trabzon’dan bir telefon geldi; seçimden önceki propaganda çalışmaları sırasında eski bakan Adil Karaaismailoğlu üç şey vaat etmiş. 1.Trabzon’a raylı sistem, 2.Yeni havaalanı ve 3.Samsun-Hopa arasında tren yolu.
Arkadaş diyor ki; “Bunlar 30 senedir söylenir zaten. Göreceğiz ve bakalım kaç sene daha dinleyeceğiz”.
…
Yeni milletvekili Akar, bir önceki görevi sırasında; “sivil olmasına rağmen” ve kendisinden öncekilerde hiç görmediğimiz, alışık olmadığımız, çizimi ve dizaynı tamamen kendisine ait olan özel amblemli bir “üniforma” ve şapka giyiyordu.
Şimdi soru şu; 1.Milletvekilliği sırasında da giyecek mi, neden giymeyecek? 2. Usul ve yönetmelik zaten öyleyse, öyle olduysa, boşalttığı mevkie atanan yeni bakan neden giymiyor, giyecek mi?
…
Ve Kıbrıs…
1.Cumhurbaşkanı Tatar bir konferans için Bolu’ya gelmiş.
Tarifeli seferle gelmiş.
Neden kendisine küçük bir özel uçak tahsis edilmiyor, üzerinde “KKTC Cumhurbaşkanlığı” yazan?
2.Kurak, devamlı su sıkıntısı çeken adaya bir süre öce büyük bir öngörü ve projeyle denizaltından boru ile Anamur’dan su şebekesi çekilmişti.
Ve adada “malûm çevrelerden” büyük bir “muhalefet”; “Anadolu’dan gelen su, adanın ekolojik dengesini bozarmış”. Lâfa bak.
Sonra da belediyeler arasında büyük bir kavga; gelen suyu sen şu kadara satacaksın, ben bu kadara.
3.Ve son olarak büyük bir devrim müjdesi daha verildi, “Ada’ya Türkiye’den kabloyla elektrik”.
KKTC’de yaşayanlar, “Teknecik imparatorluğu” yüzünden ne sıkıntılar, lüzumsuz kesintiler çektiklerini bilirler. İnternet yokluğunu, online eğitim sürecini söylemiyorum bile.
Şimdi ben aynı çevrelerden; gelecek elektriğin “adanın medeniyet çehresini bozacağı” muhalefetini bekliyorum…
Devre arası bitti, maça devam…