Sayın Av. Guner Yiğitbaşı’nın ” SÖZDE CUMHURBAŞKANI” başlıklı yazısı hem ekte hem de açık olarak aşağıdadır. Yazı çok önemli olduğu için bu yolu seçtik. İçinden bir kaç cümle almak zor ama yapmak zorundayız. Bu işi Türk milletine anlatmak zorundayız. Sayın Av. Güner Yiğitbaşı diyor ki:Bu ülkenin insanları, pandemi ve yoksullukla boğuşuyor
Cumhurbaşkanı ise;….AKP Genel Başkanı sıfatıyla yaptığı konuşmalarıyla, tüm muhalefet partileriyle onların lider ve seçmenlerine, en ağır sözleri çekinmeden söylüyor…..ana muhalefet partisi lideri de,kendisine sözde cumhurbaşkanı diye karşılık verince, AKP Genel Başkanı, derhal cumhurbaşkanı şapkasını giyerek, cumhurbaşkanına hakaret edildiği gerekçesiyle davalar açıyor.
Bu millet bıktı artık, bu kısır çekişmelerden.
Cumhurbaşkanına hakaret suçu;partili cumhurbaşkanını değil, eskinin tarafsız ve partili olmayan cumhurbaşkanını,daha doğrusu tarafsız bir cumhurbaşkanının işgal ettiği cumhurbaşkanlığı makamını koruyan bir düzenlemedir.
Ben; herkese, ağzıma gelen en ağır sözleri sınır tanımadan söyleyeyim, ama karşı taraf bana cevap vermesin,zira ben cumhurbaşkanıyım demek, büyük bir haksızlıktır.
Anayasanın; yasa önünde eşitlik kuralına göre,sıfatı ve makamı ne olursa olsun hiç kimseye,hesapsız kitapsız başkalarına tek yanlı hakaret etme imtiyazı tanınamazYargıtay’a büyük bir görev ve sorumluluk düşmektedir. Yargıtay;hiç vakit geçirmeksizin, yerel mahkemelerin verdiği cumhurbaşkanına hakaret iddiasına dayalı ceza ve tazminat mahkumiyet kararlarını; cumhurbaşkanının, AKP genel başkanı sıfatıyla ve şapkasıyla yaptığı politik konuşmalarına ve rakiplerine yönelik suçlamalarına cevap teşkil eden konuşma ve beyanların; cumhurbaşkanlığı makamına, cumhurbaşkanının anayasaya uygun icraatlarına yönelik olmadığı ve cumhurbaşkanlığı makamını bağlamadığı için, cumhurbaşkanına hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle, peş peşe bozarak konuya açıklık getirmek ve bu gereksiz tartışmalara son vermek zorundadır.
Türk milletinin büyük çoğunluğu diyor ki: Fakirleşmenin ve yoksulluğun esas kaynağı açık bütçelerdir. Son 3 yılın bütçe açıkları toplamı 466 Milyar TL dir.Ey Cumhurbaşkanı neredesiniz? Neden bu bütçeleri Anayasa Mahkemesine götürerek iptal ettirmiyorsunuz. Açık bütçeler demek vatandaşın sofrasından yiyecek ve içecekleri almak ceplerinden paralarını çalmaktır. Bunun hukuk neresindedir. Ey AKP genel başkanı sizi Cumhurbaşkanlığı yemininizi yerine getirmeye davet ediyoruz. Çünkü siz bu yemini de ettiniz.Anayasa Made 103.:Cumhurbaşkanı sıfatıyla, Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma, Anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılâplarına ve lâik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma, milletin huzur ve refahı, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağıma,… Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine and içerim.”Milletin huzur ve refahı açık bütçelerle korunamaz görüyorsunuz ki korunamıyor. Açık bütçe demek Türk milletinin tam manasıyla iflasa sürükleyen sofrasına ve cebine göz diken devlet demektir. Neden DENK bütçe yapmıyor ve yaptırmıyorsunuz. Cumhuriyetimizin ilk 15 senesinde ve Atatürk ilkelerinin neresinde açık bütçe vardır.Tarih bu süreçleri acı acı yazacaktır. En derin saygılarımla arz ederim.
SÖZDE CUMHURBAŞKANI
Bu ülkenin insanları, pandemi ve yoksullukla boğuşuyor,bu ülkenin ve milletin birliğini temsil etmesi gereken Cumhurbaşkanı ise;işini gücünü bırakmış,anayasanın kendisine yüklediği cumhurbaşkanlığı sorumluluklarını ve göreve başlarken namusu ve vicdanı üzerine ettiği yemine sadık kalmayarak,AKP Genel Başkanı sıfatıyla yaptığı konuşmalarıyla, tüm muhalefet partileriyle onların lider ve seçmenlerine, en ağır sözleri çekinmeden söylüyor,AKP Genel Başkanı gibi davrandığı,cumhurbaşkanı olmanın anayasal sorumluluklarını ve vakarını bir kenara bıraktığı,anayasanın anladığı anlamda cumhurbaşkanlığı yapmadığı için olsa gerek,ana muhalefet partisi lideri de,kendisine sözde cumhurbaşkanı diye karşılık verince,AKP Genel Başkanı,derhal cumhurbaşkanı şapkasını giyerek, cumhurbaşkanına hakaret edildiği gerekçesiyle davalar açıyor.
Bu millet bıktı artık, bu kısır çekişmelerden.
Cumhurbaşkanına hakaret suçu;partili cumhurbaşkanını değil, eskinin tarafsız ve partili olmayan cumhurbaşkanını,daha doğrusu tarafsız bir cumhurbaşkanının işgal ettiği cumhurbaşkanlığı makamını koruyan bir düzenlemedir.
Cumhurbaşkanına hakaret suçu;hiç çekinmeden,işgal ettiği makamın ağırlığına ve vakarına asla yakışmayacak şekilde,muhalefet partilerine ve liderlerine hakaret içeren ve onları tahrik eden çok çirkin sözleri çekinmeden sarf edebilen, partili ve taraflı cumhurbaşkanının şahsını koruyan bir yasal düzenleme ve ona giydirilen koruyucu bir zırh değildir.
Burada asıl sorumluluk;her konuşmasında ağzını bozan,pandemi için yaptığı konuşmalarda dahi,partisine oy devşirmek için sürekli politika yapan ve ana muhalefet partisi liderini haksız ve yersiz eleştirerek provake eden ve sonra da zeytinyağı gibi suyun üzerine çıkmak isteyen, haksız alınganlık gösteren cumhurbaşkanına düşmektedir.
Sen bana nasılsan ben de sana öyleyim şeklinde çok güzel bir söz vardır.
Ben; herkese, ağzıma gelen en ağır sözleri sınır tanımadan söyleyeyim, ama karşı taraf bana cevap vermesin,zira ben cumhurbaşkanıyım demek, büyük bir haksızlıktır.
Anayasanın; yasa önünde eşitlik kuralına göre,sıfatı ve makamı ne olursa olsun hiç kimseye,hesapsız kitapsız başkalarına tek yanlı hakaret etme imtiyazı tanınamaz.
Siz,madem cumhurbaşkanısınız,işgal ettiğiniz cumhurbaşkanlığı makamının hakarete uğramasını,zarar görmesini ve yıpranmasını istemeyecek kadar duyarlısınız,o zaman anayasanın ve ettiğiniz yeminin gereklerini yerine getirerek, gerçek ve özde bir cumhurbaşkanı gibi davranmak ve konuşmak zorundasınız.
Aslında,partili cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı sıfatıyla yaptığınız, hemen hemen her konuşmanızda,çirkin politika yaparak,muhalefet partilerine ve ana muhalafet partisi ve liderine söylediğiniz haksız ve çirkin sözlerle,işgal ettiğiniz cumhurbaşkanlığı makamını rencide eden ve küçük düşüren,aşağılayan bizzat sizsiniz.
Sayın ERDOĞAN;Partili cumhurbaşkanını, muhalefet istemedi.AKP ve MHP istedi ve sizlerin oylarınızla bu garabet ortaya çıktı.Bu nedenle de, bu garabetin sonuçlarına siz katlanacaksınız.
Ben, herkese sorumsuzca hakaret edeyim,karşı taraf susup kabullensin ve
yutsun,demeye hakkınız yok.Yok öyle bir bolluk bu yeryüzünde.Çuvaldızı başkalarına batırmadan önce, iğneyi kendinize batırmalısınız.
Yargı,emrinizde olmasa,açtığınız hiçbir davayı kazanma şansınız olamaz.
Aslında, Yargıtay’a büyük bir görev ve sorumluluk düşmektedir.Yargıtay;hiç vakit geçirmeksizin,yerel mahkemelerin verdiği cumhurbaşkanına hakaret iddiasına dayalı ceza ve tazminat mahkumiyet kararlarını;cumhurbaşkanının,AKP genel başkanı sıfatıyla ve şapkasıyla yaptığı politik konuşmalarına ve rakiplerine yönelik suçlamalarına cevap teşkil eden konuşma ve beyanların;cumhurbaşkanlığı makamına,cumhurbaşkanının anayasaya uygun icraatlarına yönelik olmadığı ve cumhurbaşkanlığı makamını bağlamadığı için, cumhurbaşkanına hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle, peş peşe bozarak konuya açıklık getirmek ve bu gereksiz tartışmalara son vermek zorundadır.
Ana muhalefet partisi lideri; sanırız, sözde cumhurbaşkanı diyerek, bu gerçekleri ifade etmeye çalışmış olmalıdır.
Türk Milleti ve Türk Milletinin hukukçu bir ferdi olarak; ben de, T.C.Cumhurbaşkanının; anayasal sorumluluklarına,görevine başlarken namusu üzerine ettiği yeminin gereklerine uygun davranmasını ve söz söylemesini,özde cumhurbaşkanı olmasını, istiyor ve bekliyoruz. 13/01/2021
Av.Güner YİĞİTBAŞI