Siyasetin değişmez kuralıdır; Ekibiyle gelen, ekibiyle gider..
Ancak Adana Büyükşehir Belediyesinde yaşananlar siyaset kurallarını allak bullak ederek, ezber bozdu..
Seçimlerin ardından geçen 2 yıl boyunca CHP tabanı, Büyükşehir Belediyesinde yaşanan kadrolaşmayı yakından takip etti..
Bugüne kadar partinin hiçbir emektarı istihdam edilmedi. Olaya ideolojik bakanlar kadrolarını başka yerlere aktararak kaçıp kurtuldu..
Seçimlerde sivrilen ve adları adaylıkla anılan partililer, önce görevlendirildi ardından pasifize edilerek itibarsızlaştırıldı..
Büyükşehir Belediyesinin izlediği politikalar CHP tabanını oldukça rahatsız ediyor. Başkan Zeydan Karalar’a yakınlığı ile bilinen isimler bile hoşnutsuzluklarını yüksek sesle dillendirmeye başladı..
MHP kadrolarına gösterilen itibarı kendi partilisinden esirgeyen Başkan Karalar şu anda hedefteki adam…
ASKİ ile başlayan, Musa Öztürk ile devam eden hoşnutsuzluk yakında bir kasırga yaratırsa şaşmayın..
Tam da yeni partilerin arzı endam ettiği, CHP’nin eksiklerini tamamlayarak yapılandığı bir süreçte CHP tabanını bu kadar kaşımak Başkana olduğu kadar partiye de büyük zarar verecektir..
30 yıl Büyükşehir özlemi çeken Cumhuriyet Halk Partililer haklı olarak endişeli. Bu gidişle bir 50 yılı daha kaybetmek var..
Hatalardan ders almak yerine tekrarlayarak yol aldığını zannedenlerin sonu malum..
Mezarlıklar kendini vazgeçilmez zanneden insanlarla dolu..
Dahası tepede tek adam diktasına karşı savaşan Ana Muhalefet partisinin Adana kanadındaki Büyükşehir Belediye Başkanının tek adam rolünü üstlenmesi tabanda ve CHP’yi alternatif görenlerde ciddi bir antipati yarattı..
Kendi partisinde ötekileştirme, ayrıştırma yapan Başkan Karalar’ın kişilerle, örgütlerle hatta ve hatta muhbirlere ne işi olur?..
CHP de belediye başkanı ne zamandan beri örgütlerin üstünde?
Koskoca CHP tek kişiye teslim!..
Oysa 2 yılın ardından büyükşehir belediyesinin yaptığı hamleleri konuşuyor, yapılan hizmetlerle gururlanıyor olmalıydık..
Başkan Karalar, partiyi kontrol altında tutacağım, belediyeyi sahipleneceğim, Adana siyasetini dizayn edeceğim, benden olmayanı cezalandıracağım derken ipin ucu kaçtı!..
Bundan sonra toparlanır mı derseniz;
“Zararın neresinden dönülse kardır” derim..
Ben derim de anlayan olur mu bilmem!..
Reha Ören’in dediği gibi; “Anlatamamaktan değil, anlaşılamamaktan korkarım!”