MANŞET

Ümit Özdağ’dan Çarpıcı Açıklamalar! “Türk Milliyetçilerinin, vatanseverlerin bir kez daha aldatılmasını engelleyeceğim”

İYİ Parti İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Ümit Özdağ, bugün TBMM’de basın toplantısı düzenledi.

Özdağ “İYİ Parti’nin kuruluş aşamasından beri içimizde büyük bir sorun olan FETÖ’cü sızma konusunda İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Akşener’i birçok kez uyarmama rağmen, Sayın Akşener şüpheli siyasi-ekonomik-ailevi ve örgütsel ilişkiler ağının ortasında olan ve kurucular kurulu üyesi olmasını engellediğim Buğra Kavuncu’yu önce GİK üyeliğine ve genel başkan yardımcılığına, sonra parti sözcülüğüne taşımıştır” ifadelerini kullandı.

“Siyaseti, kişisel bir tutku olarak değil, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucu ideolojisi olan Türk Milliyetçiliğinin Türkiye’yi tekrar yönetmeye başlaması ülküsü dışında hiçbir saik ile yapmadım ve yapmayacağım. Türk Milliyetçiliğine yönelik her dış hamleyi de beraberinde getirmiş olduğu kişisel bütün tehlikelere rağmen göğüslemek konusunda kararlıyım.” diyen Özdağ, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, 2018 genel seçimlerinden önce İYİ Parti’den iki kişiye talimat vererek divandan ve GİK’ten habersiz CHP, Saadet Partisi ve HDP’liler ile birlikte oturup 4 ay boyunca seçimlerin ikinci tura kalması durumunda açıklanacak bir anayasa hazırladığını ifade etti ve hazırlanan taslak metnini de kamuoyu ile paylaştı.

Meral Akşener’ Türk milletinden, İYİ Parti seçmeninden özür dilemesi gerektiğini ifade eden Özdağ basın toplantısını “Bana  gelince ben ihraç edilirsem mahkemeye giderek sonuna kadar demokratik hak ve hukukumu savunacağım. Adım adım Anadolu’yu dolaşarak ülküdaşlarıma ne olduğunu anlatacağım. Türk Milliyetçilerinin, vatanseverlerin bir kez daha aldatılmasını engelleyeceğim.” sözleriyle bitirdi.

İYİ Parti İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın basın açıklamasının tamamı şu şekilde;

“Değerli basın mensupları,

İYİ Parti’nin kuruluş aşamasından beri içimizde büyük bir sorun olan FETÖ’cü sızma konusunda İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Akşener’i birçok kez uyarmama rağmen, Sayın Akşener şüpheli siyasi-ekonomik-ailevi ve örgütsel ilişkiler ağının ortasında olan ve kurucular kurulu üyesi olmasını engellediğim Buğra Kavuncu’yu önce GİK üyeliğine ve genel başkan yardımcılığına, sonra parti sözcülüğüne taşımıştır.

20 Eylül 2020’de yapılan İYİ Parti Kongresi’nde İYİ Parti, Meral Akşener, Koray Aydın, kara listeye alınan milletvekilleri, üstü örtülü talimat ile çizdirilen ve az oy alması sağlanan Yavuz Ağıralioğlu zarar görmüş ve yara almışken, bir tek GİK’e ve divana 4’er kişi sokan Buğra Kavuncu Kongre’de karlı çıkarılmış ve Akşener tarafından kendisinden sonra genel başkanlığa taşınmak istemiştir.

Değerli basın mensupları,

Tekrar altını çizerek ifade etmek istiyorum. Buğra Kavuncu’yu  işadamlığını bırakarak, Türkiye’yi siyaset ile kurtarmaya karar vermiş bir kişi olarak değerlendirmemeliyiz. Buğra Kavuncu; Ruzi Nazar, Ruzi Nazar’ın patronu Duane  R. Clarridge, Enver Altaylı ve Altaylı’nın bugünkü bağları çerçevesinde değerlendirilebilir.

Buğra Kavuncu’nun babası Orhan Kavuncu da halen hapishanede olan Enver Altaylı’dan fikri liderim diye bahsediyor.  Altaylı ise Nazar ve Clarridge konusunda “Saygıdeğer büyüklerim Ruzi Nazar ve Duane Clarridge’e (ruhları şad olsun) karşı taşıdığım ahlaki sorumluluğun bilinciyle” diyerek, manevi ilişkisini çok açık bir şekilde ortaya koyuyor.

Buğra Kavuncu’nun Kazakistan’daki iş kariyerinde başarılı olmasını sağlayan,  İYİ Parti’de hızla yükselmesinin önünü açan, daha genel başkan yardımcısı iken bir divan üyesinin odasında “geleceğin genel başkanı” olarak kulaklara fısıldanmasını mümkün kılan arkasındaki gelenek ve bu geleneğin son 25 yılda kontrol ettiği şebekedir.

Değerli basın mensupları,

CNN Türk’te Ahmet Hakan’ın programından çıkınca bana ilk ulaşan ve beni ilk tebrik eden Sayın Tuğrul Türkeş oldu. Tahmin edebileceğiniz gibi Tuğrul Türkeş Bey de, ben de son 60 yıllık Türk siyasi tarihi ve Türk milliyetçiliği tarihini, bu tarihte yaşanan ve bir kısmı hiç yazılmayan ya da eksik ve yanlış yazılanların doğrularını; hangi müdahalelerin nasıl, nerede, kimler tarafından yapıldığını ve nasıl defedildiğini babalarımızdan dinleyerek öğrendik.

Siyaseti, kişisel bir tutku olarak değil, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucu ideolojisi olan Türk Milliyetçiliğinin Türkiye’yi tekrar yönetmeye başlaması ülküsü dışında hiçbir saik ile yapmadım ve yapmayacağım. Türk Milliyetçiliğine yönelik her dış hamleyi de beraberinde getirmiş olduğu kişisel bütün tehlikelere rağmen göğüslemek konusunda kararlıyım.

Değerli basın mensupları,

İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener, 2018 genel seçimlerinden önce İYİ Parti’den iki kişiye talimat vererek divandan ve GİK’ten habersiz CHP, Saadet Partisi ve HDP’liler ile birlikte oturup 4 ay boyunca seçimlerin ikinci tura kalması durumunda açıklanacak bir anayasa hazırlatmıştır. Esasen CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, 2 Haziran 2018’de Cumhuriyet gazetesinde verdiği demeçte, Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu’nun başkanlığında Millet İttifakı üyesi İYİ Parti, CHP ve Saadet Partisi’nin Anayasa taslağının bittiğini açıklamış. Ancak sonradan öğreniyoruz ki masada HDP de varmış.  İYİ Parti’nin iki kurucusundan birisi, divan üyesi ve İYİ Parti milletvekili olarak ben bundan tesadüfen haberdar oldum.

Değerli basın mensupları,

Size ve Türk kamuoyuna bu anayasa taslağı çalışmasından nasıl haberdar olduğumu açıklayayım. Divandan istifa ettikten sonra 28 Haziran 2019’da Odatv’de bir haber okudum. 4 muhalefet partisinin anayasa taslağından bahsediyordu. Odatv’den Barış Terkoğlu’nu aradım. “Böyle bir taslak yok, olsa haberim olurdu dedim. “Haber bizim değil, Birgün gazetesinin” dedi. Haberi yazan muhabiri aradım.  Kendisi bana Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu’nu kaynak olarak gösterdi.  Bunun üzerine o günlerde İYİ Parti genel başkan yardımcısı olan Aytun Çıray’ı aradım.  Aytun Çıray, “Böyle bir anayasa çalışmasından haberim yok, ama konuşayım” dedi. Sonra geri döndü. “Ahmet Kamil Erozan ile konuştum. Bizim parti adına o katılmış” dedi.

Bu konuşmayı takiben önce İbrahim Kaboğlu ile telefonda konuştum sonra TBMM’deki odasında buluştum. Kaboğlu’na sordum. İYİ Parti CHP, Saadet Partisi ve HDP ile birlikte bir anayasa taslağı çalışmalarına katıldı mı?” “Evet, katıldı cevabını verdi. Kulaklarıma inanamadım. Ben partiyi kim temsil etti diye sorduğumda Önce Nuri Okutan katıldı. Sonra o hastalanınca Ahmet Erozan ile devam ettik” cevabını verince söylediklerine inandım. Gerçekten Nuri Okutan o dönemde hastalanmıştı. Bir CHP’li ortak mesai yapmamış ise Nuri Okutan’ın hastalandığını nereden bilecekti. Anayasa taslağını rica ettim. İkinci görüşmemizde Kaboğlu anayasa taslağını teslim etti.

Taslak mahrem bir yol haritası öngörüyor. Bir anayasa çalışması neden gizli yapılır? Sayın Akşener, kimden neyi gizliyorsunuz? Türk milletinden, İYİ Parti milletvekillerinden, İYİ Parti seçmeninden gizlediklerinizi bugün bütün Türk milleti ile paylaşacağım.

Değerli basın mensupları,

  1. 2. 2018’de yazılan yol haritası şu şekildedir:

“ANAYASAL DEMOKRASİ ÇALIŞMASI YOL HARİTASI

1)İlk toplantı, 13 Ocak 2018 Cumartesi günü yapıldı.

2)Çalışma, mahremiyet ilkesine bağlı kalınarak yürütülecek.

3)Çalışmalar, iki haftada bir düzenli toplantılar yapılarak ilerletilecek.

4)Çalışmalar, uzmanlar+sivil toplum bileşenleri ve siyasal partiler arasında düzenli etkileşim yoluyla ilerletilecek.

5)Çalışmanın hedefi, anayasal kazanımlar, sorunlar ve çözüm yolları üzerine asgari müşterekler (ortak paydalar) oluşturmaktır.

6)Amaç, demokratik sürece katkı yoluyla hukuk devleti anayasası için temel ve çerçeve ilkeleri belirlemektir.

7)Çalışmaların yaklaşık üç aylık sürede tamamlanması öngörülmektedir.

8)Ortak ilkeler üzerinde mutabakat için, çalışma paydaşı olan partilerin ¾ çoğunluk ilkesi geçerlidir.

9)Ortak ilkeler “dört siyasi partinin liderinin katılımıyla gerçekleştirilecek bilimsel bir anayasa toplantısı vesilesiyle kamuoyu ile örtülü veya açık olarak paylaşılacaktır”.

10)Kamuoyu ile paylaşımın ardından, toplantı paydaşı siyasi partilere yakın sivil toplum örgütlerinin de girişim ve katılımıyla ülke genelinde bilgilendirme toplantıları yapılarak, halkın anayasa süreci konusundaki öneriler alınacaktır.

Değerli basın mensupları,

13 Ocak 2018-7 Mayıs 2018 tarihleri arasında iki haftada bir yapılan düzenli toplantılarda hazırlanan anayasa taslağı seçimlerin ikinci tura kalması durumunda açıklanacakmış.

Sayın Akşener, “HDP ile masaya oturmak kabul edilebilir değil. İYİ Parti sizin babanızın çiftliği hiç değil. Böyle bir adımın Türkiye’nin yararına olacağına düşündüyseniz bunu herkesten gizli saklı yapamazsınız. Divanda görüşmeden ve sorumluluğu paylaşmadan İYİ Parti’yi HDP ile masaya oturtamazsınız, ancak bunu yaptınız.”

Sayın Akşener, “İlla da cumhurbaşkanı olacağım” şeklindeki bir politik hırsla, babalarımızın, ağabeylerimizin, kardeşlerimizin, şehitlerimizin partisi olan Milliyetçi Hareket Partisini terk ederek Türk Milliyetçiliğini iktidara taşımak amacı ile İYİ Parti’yi kuran samimi Türk milliyetçilerin, bütün partilerden gelerek İYİ Parti’nin kuruluşuna destek olan vatanseverlerin güvenine HDP ile yazdığınız Anayasa taslağı ile ihanet ettiniz.

Değerli basın mensupları,

HDP ile yapılan Anayasa taslağında, Anayasanın değiştirilmesi ve değiştirilmesinin teklif dahi edilmesi 4.Madde ile yasak olan 2. ve 3. Maddesi değiştirilmiş. 2. Maddeden milli dayanışma ve Atatürk milliyetçiliği çıkarılıp, “Türkiye Cumhuriyeti, insan haklarına dayanan, milli, demokratik, laik ve sosyal hukuk devletidir” şekline dönüştürülmüş.

  1. Maddede “Dili Türkçedir” ifadesi “Resmi dili Türkçedir” şeklinde değiştirilmiş. Burada Fransız Anayasasının 75/1. Maddesinden ve İspanyol Anayasasının 3/3. Maddesinden esinlenerek “Türkiye’nin farklı dillerden oluşan zenginliği ortak kültürel mirasın bir parçasıdır” ifadesi kullanılmış.

Sayın Akşener, 2011 yılında TBMM’de yaptığınız konuşmada yeni bir anayasada ilk dört maddenin değiştirilmesine Hayır diyerek şiddetle karşı çıktınız. Ne oldu da bu düşüncenizden vazgeçtiniz? Cumhurbaşkanı olmak için her türlü tavizi vermeye bu kadar mı hazırdınız?

Değerli basın mensupları,

Mevcut Anayasamızın girişi, “Türk vatanı ve Milletinin ebedi varlığını ve Yüce Türk Devletinin bölünmez bütünlüğünü belirleyen bu Anayasa, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ölümsüz ve eşsiz kahraman Atatürk’ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve O’nun inkılap ve ilkeleri doğrultusunda;” şeklinde başlamaktadır.

HDP ile yapılan Anayasa taslağında ise giriş şu şekilde değiştirilmiştir: “Biz, Anadolu uygarlıklarının mirasçısı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin, -çocukları dahil- kadın ve erkek yurttaşları olarak özünde insan onurunun bulunduğu halk ve özgürlüklere dayalı, eşitlik ve barış içinde yaşayan bir toplumu kurmak ve bunu gelecek kuşaklara emanet etmek amacıyla, bu Anayasa’yı hazırladık”

Oysa İYİ Parti Programında “Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün evlatları olan bizler, bu değerlerle yola çıkıyoruz” ifadelerini kullanmıştık. İstiklal Harbimizin önderi, Cumhuriyetimizin kurucusu, Atatürk’ün Türk milliyetçiliği anlayışının bu taslaktan çıkarılmasını nasıl kabul ettiniz?

Taslağın 15. sayfasında, “HDP ile yapılan Anayasa  taslağında “Anadilde eğitim konusunda yasa koyucuya belirli bir takdir alanı bırakılmalı ve çift dilli (resmi dil ve anadil) eğitime açıklık prensibini benimsemelidir” iki dilli eğitimin önü açılmıştır.

HDP ile yapılan Anayasa taslağında “Yerinden Yönetim ve Bölgesel Yönetimler” bölümünde ise şöyle denilmektedir: “1982  Anayasasının tek yapılı (üniter) devlet konusundaki temel sorunları nelerdir? Öncelikle yetki genişliği çerçevesinde merkeziyetçi yapının alanı daraltılmalıdır. Üniter devlet, ademi merkeziyetçi biçimi ile yeniden yapılandırılmalıdır…Yerel Yönetimlerin güçlendirilmesi, yerel kararlara katılımın sağlanması, merkezin yerel yönetimler üzerindeki idari vesayet yetkisinin sınırlandırılması gerekmektedir. Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı, asgari standart olmalıdır. Bu bağlamda Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın özellikle yerel yönetimlerin denetimine ilişkin 8. Maddesindeki çekinceler kaldırılmalıdır. Ayrıca mali işlere ilişkin 9. Maddesindeki çekinceler kaldırılmalıdır”  denilmektedir.

Değerli basın mensupları,

Prof. Dr. Bahadır Erdem’in yeni anayasa çalışmaları ve partinin liberal bir çizgiye kayması için İYİ Parti divanına alındığı Genel Merkez kaynakları tarafından açıklanmaktadır. Gerçekten de yaptığı açıklamalardan partimize Buğra Kavuncu tarafından getirilen ve akrabası olan Prof. Dr. Erdem’in hem FETÖ’ye, hem PKK’ya karşı aşırı liberal olduğu anlaşılmaktadır. Sayın Akşener’e hayırlı olsun.

Değerli basın mensupları,

Ümit Özdağ, İsmail Koncuk, Aytun Çıray,  Feridun Bahşi, Yavuz Temizer, Yusuf Halaçoğlu, Özcan Yeniçeri, Fatih Eryılmaz, Ali Türkşen ile yol yürümek istemeyen Akşener’in Bahadır Erdem ve benzerleri konusundaki ısrarı bu anayasa taslağı ile anlaşılır bir durum haline gelmiştir.

Bahadır Erdem’in yeni anayasa çalışmaları için getirildiği ifade edilmektedir. Ancak Bahadır Erdem Anayasa hukuku profesörü de değildir. Bunun da büyük sorun çıkaracağını düşünmüyorum. Çünkü HDP ile hazırladığınız anayasa taslağına İYİ Parti adına katılanlar hukukçu bile değildi. Üstelik Bahadır Erdem’in anayasamızda en büyük takıntısı  Anayasamızın “Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür” şeklindeki düzenlemesidir. Ancak Sayın Akşener siz zaten HDP ile yaptığınız Anayasa’da bu maddeyi  “Vatandaşlık tanımı, etnik kimliğe vurgu yapmaksızın Türkiye Devleti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkese Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı denir” şeklinde değiştirmiştiniz. Aslında Prof. Dr. Bahadır Erdem’e zaten yapacak çok iş kalmamış demektir.

Değerli basın mensupları,

İYİ Parti’nin CHP, Saadet Partisi ve HDP ile hazırladığı anayasada idari bölgesel yönetim öngörülmektedir. Bu konuda şöyle denilmektedir. “İdari bölgesel yönetim, devletin ülkesel ve siyasal bütünlüğü ilkesi ve yerel birimlerin yetkilerine saygı çerçevesinde, yalnızca bölgenin iktisadi, sosyal ve kültürel gelişimine ivme kazandırma amacıyla oluşturulan, demokratik bir adem-i merkeziyet birimidir. …Bu bakımdan Türkiye’nin, sayıları 2 ile 5 arasında değişen idari birimleri kapsayacak şekilde (kuşkusuz Ankara ve İstanbul’da bu sayı, 1 ile sınırlı kalabilir) 20-25 bölgeye ayrılarak, yerinden yönetim birimleri oluşturulması, başta kamu hizmetlerinin verimliliği ve halka yakın demokratik yönetimlerin kurulması gelmek üzere, birçok bakımdan yararlı olabilir.”

Değerli basın mensupları,

İYİ Parti’nin programında amacımız başlığı altında “Cumhuriyetin kuruluş felsefesini, değerlerini ve üniter yapısını korumak” ifadesini kullandık. Parti programı bir siyasi partinin kurucularının ve seçmeninin iradesini yansıtır. Bu anayasaya taslağında Siz, Sayın Akşener, sözde üniter devlet görünümünde devleti parçalamışsınız. Yaptığınız, uğrunda bütün bir hayatımızı verdiğimiz mücadeleye saygısızlıktır.

Değerli basın mensupları,   

Buradan Sayın Meral Akşener’e seslenmek isterim. İYİ Parti yönetiminden gizlice hazırlıklarına katıldığınız, ortaya çıkınca İYİ Parti milletvekillerine “Yok böyle bir taslak. İbrahim Kaboğlu etki ajanı” dediğiniz taslağı okuyunca bir Türk Milliyetçisi olarak ben utandım. Eminim ki, rahmetli Alparslan Türkeş’in ve rahmetli Muzaffer Özdağ’ın ülküdaşı olan ağabeyiniz rahmetli Nihat Gürer de utanırdı.  Keşke bu taslağın varlığı ortaya çıktığı zaman bizimle gerçeği paylaşsaydınız ve bizden özür dileseydiniz. Oysa siz özür dileyecek yerde İbrahim Kaboğlu’na hakaret etmeyi tercih ettiniz.

Değerli basın mensupları,

Söz konusu anayasa taslağından haberdar olunca, Sayın Akşener’in genel seçimden sonra yaptığı basın toplantısında HDP’den bahsederken İsmail Tatlıoğlu’nun yazdığı metinden neden “Kürt siyasi hareketinin temsilcisi” ifadesini çıkarmadığını bu anayasa taslağını okuyunca anladım. HDP ile masaya oturup anayasa taslağı hazırlarsan, masaya oturursan, HDP eşittir PKK diyemez, ancak Kürt siyasi hareketi diyebilirsin. Sırrı Süreyya Önder 8 Mayıs 2020’de İYİ Partili yöneticilerin HDP ile ilgili sözlerine tepki göstererek, “Dün bize aracı gönderen, şurada kiminle çalışalım? Şunu nasıl yapalım? Diye fikirlerimizi merak eden bir siyasal parti bugün bize koordinat veremez. İYİ Parti’yi kastediyorum. Bizim nazarımızda HDP şuradadır gibi bir şey diyemez” açıklamasını yapmıştı.

Bunun sonrasında ise, HDP’li Ahmet Türk, “Sırrı Süreyya Önder’in açıklamasını hayretle karşıladım. Siyasette saklı kalması gereken bazı şeyler vardır” demiştir.

Sayın Akşener, Ahmet Türk neyin saklı kalması gerektiğini söylüyor sizce?

Sayın Akşener, İYİ Parti’yi HDP ile masaya oturtursanız, bizi de Sırrı Süreyya Önder’in bu aşağılaması ile muhatap edersiniz. Sonrada İYİ Parti Ahmet Türk’ün açıklamasının arkasına saklanmak zorunda kalır.

Buna hakkınız yok Sayın Akşener! Dedem, babam ve ben bir aile olarak Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu günden bu yana bölücüler ile mücadele ediyoruz. Rahmetli dedem Şeyh Sait isyanının bastırılmasına katılmış, Şeyh Sait’i yakaladıktan sonra yargılanması için Diyarbakır’a getiren birliğin komutanı idi.  Ben yıllarca sınırın hem güneyinde hem Güneydoğu Anadolu’da şehir, kasaba, köy terörle mücadele adına araştırmalar yaptım. İYİ Parti’yi kuran kadrolar Türk milliyetçileri, vatanseverlerdir. Ancak siz HDP ile masaya oturarak bizim bu laflarla muhatap olmamıza yol açıyorsunuz.

Değerli basın mensupları,

Buğra Kavuncu’nun temsil ettiği projeyi kamuoyu ile paylaşınca kamuoyunun bir kısmından bana yönelik olarak “Neden bu açıklamayı yaptın. Bu AKP’nin işine yarayacak” şeklinde bir tepki geldi. Bu tepkiyi gösteren ve göstermeyen kamuoyunun bilmesi gereken husus, İYİ Parti’den bazı yetkililerin şimdi de yine İYİ Parti yetkili kurullarının bilgisi dışında AKP ile yeni bir anayasa üzerinde çalıştığıdır. İYİ Parti Genel Sekreteri Uğur Poyraz, Ankara’da katıldığı değişik toplantılarda “6 aydan bu yana AKP Genel Başkan yardımcısı Ömer Çelik’in başkanlığında yeni bir anayasa komisyonu çalışmalara katıldığını” ifade etmektedir.

Meral Akşener, “TKP ile olur AKP ile olmaz” derken nasıl olur da İYİ Parti genel sekreteri İYİ Parti milletvekillerinin bilmediği görüşmelere katılır? İYİ Parti divanının, GİK’inin, milletvekillerinin haberi olmadan HDP ile anayasa yaptığınız gibi şimdi de hiçbir kurumsal onay almadan aynı şeyi AKP ile mi yapıyorsunuz? Bir siyasi parti seçmeni ve toplum önünde savunamayacağı bir şeyi neden gizli gizli yapar?

Değerli basın mensupları,

Sayın Akşener, Buğra Kavuncu operasyonunu ifşa ettiğim günden bu yana bana hakaret ediyor ve ettiriyor. “Kış kışlığını yaptı, kötülüğe ümit olmayacağız” ifadeleri ile bana bizzat kendisi saldırdı.

Babası Muzaffer Özdağ’ın kitaplarını okuyup, konferanslarını dinlediğiniz, Muzaffer Özdağ’ın anısına düzenlenen panelleri yönettiğiniz, birlikte “Türk Milliyetçileri Hayır Diyor Platformu” çalışmaları kapsamında başkanlık anayasasına karşı mücadele ettiğiniz, birlikte İYİ Parti’yi kurduğunuz ve rahmetli ağabeyinizin ayrıca size kendisiyle ilgili vasiyette bulunduğunu söylediğiniz Ümit Özdağ’a bu kadar kin duymanızın nedeni nedir? Sorosçu Denge Denetleme Ağı mensubunu genel başkan danışmanı yapmanızı engellemem  mi? Türkiye Cumhuriyeti Çerkeslere kültürel soykırım yaptı iftirasını atan Hasan Seymen’i istifa ettirtmem mi? FETÖ’nün en güçlü olduğu dönemin İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in İYİ Parti’den Ordu Büyükşehir Belediye başkan adayı olmasını engellemem mi? Buğra Kavuncu operasyonu ile mücadele etmem mi?  İYİ Parti’nin Türk milliyetçiliği çizgisinden çıkmasını engellemek için mücadele etmem mi? Yoksa hepsi mi?

Değerli basın mensupları,

Bu süreçte beni en çok yaralayan bu küfür ve hakaretler değil, Akşener’in Türk milliyetçiliğinin eseri olan Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıldönümü olan 29 Ekim’de Akşener’in beni ne idiğü belirsiz, bakın bunu altını çizerek söylüyorum, AKP ile emir-komuta zinciri içinde olan Uğur Poyraz adlı zata kesin ihraç ettirtmek için disipline sevk ettirmesidir.

Değerli basın mensupları,

Bazı samimi İYİ Partili arkadaşlarım, bazı teşkilat mensuplarımız bu hususları gündeme getirmemden dolayı beni eleştiriyorlar.

Değerli İYİ Parti il, ilçe başkanları, teşkilat mensupları ve İYİ Parti’ye gönül verenler, Atatürk, “Partide bir yanlışı, bir eksiği gördüğünüz zaman kayıtsız, şartsız eleştireceksiniz. Yapılan herhangi bir yanlışa müsamaha göstermek, son derece yanlıştır; mahzuru faydasından büyük olur” diyor.

Atatürk bu konuda da haklıymış. Ben 3.5 seneden bu yana parti içinde her türlü dışlanmaya, tasfiye girişimine rağmen parti zarar görmesin diyerek içeride yanlışları düzeltmek için mücadele ettim. Ancak son Kurultaydan sonra Sayın Akşener partiden ayrılmamı istedi ve yola liberal bir ekiple devam edeceğini gösterdi. Bahadır Erdem’in politik tavrı açık. Bir diğer genel başkan yardımcısı Adana’nın şu kadarı Kürt, İstanbul’un bu kadarı Kürt diye Türkiye üzerinde etnik haritalar çiziyor. Ben iki kurucusundan birisi olduğum İYİ Parti’ye Türk milliyetçiliğini iktidara taşıyacağız diyerek Türk milliyetçilerini davet etmiştim. Şimdi onların ahını almak istemiyorum.

İYİ Parti benim ellerime doğdu. Bu parti 5 yıllık bir mücadelenin ürünü. Benim kadar her bir üyesinin de emek ve alın teri var.  Buna rağmen partimle ilgili bu açıklamayı yapma gereği duydum. Ülkemiz ve vatandaşlarımız ağır ekonomik şartlarla boğuşurken, bütün bunları söylemek benim için zor oldu mu, evet! Fakat unutmayın, bugün söylemediğimiz, karşı çıkmadığımız her şey seçim sathında karşımıza çıkarılacak. Partinin oyunun yükselmesi için il il, sokak sokak gezen; evladının rızkını partiye harcayan insanların emeğini zayii ettirmem! Ülkenin en kritik ve zorlu dönemlerinde; yanlış tarafta duran, devlete ve millete sırt çeviren, kendi rahatı bozulmasın diye hükümeti karşısına almayan, buna rağmen Türk milliyetçilerinin verdiği haklı ve cesur mücadeleye çöreklenerek ahkam kesenlere karşı bir mücadele benimkisi!

Verdiği mücadeleden ötürü tutuklanma, işini ve itibarını kaybetme tehlikesi yaşayanların yerine, konforunu her şeyin üzerinde tutan, ihale peşinde koşan ve sosyal medyadan destek vermekten imtina edenlerin getirilmesine izin vermeyeceğim.

Değerli basın mensupları,

Sonuç olarak İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, FETÖ iltisaklı olduğunu ifade ederek Kurucular Kurulana aldırmadığım ve halen hakkında bir soruşturma yürüyen Buğra Kavuncu’nun genel başkanlığa taşınması ve İYİ Parti’nin tabanını oluşturan Türk milliyetçiliğinin Ruzi Nazar-Enver Altaylı çizgisinde denetim altına alınması projesini  eleştirdiğim için beni kesin ihraç isteği ile disipline sevk etti. Cuma günü Müşterek Disiplin kurulu ihracımı görüşmek üzere toplanacak. Benim Akşener tarafından kesin ihraç talebi ile disipline sevk edilmem aslında Sayın Akşener’in demokrasi konusunda ne kadar samimiyetsiz olduğunun göstergesidir. Çarşaf liste dedi. Çarşaf’ın içinden bohça liste çıkardı. Anahtar liste de kara liste çıkardı. Şimdi demokrasi, fikir hürriyeti, baskı rejimine karşı direnme, parlamenter demokrasi diyor; fakat Buğra Kavuncu FETÖ’cü dernekle ilişkisini açıklasın diyen Ümit Özdağ’ı, kesin ihraç talebi ile disipline sevk ediyor.

Sayın Akşener, divanınızda oturan Erhan Usta bütün İYİ Parti’ye FETÖ dedi. Teşkilat Başkanınız Koray Aydın, Sizi FETÖ’nün desteklediğini söyledi. Buğra Kavuncu sizden veya bütün İYİ Parti’den daha mı değerli? Hani birlikte kurduğumuz İYİ Parti’de demokrasi olacaktı?

Değerli basın mensupları,

Sevgili İYİ Partililer, Türk milliyetçileri, Vatanseverler,

Ben, Türk Milletine yalan söylemedim.

İYİ Parti milletvekillerine yalan söylemedim.

İYİ Partililere yalan söylemedim.

Ben Gökalp-Atatürk-Türkeş çizgisinde Türk Birliği ülküsüne inanan bir Türk milliyetçisi olarak doğru bildiklerimi paylaştım.

Disiplin kurulu üyeleriniz vicdanları ile baş başa bırakıyorum. Kendisine cesur diyen bir hareketin gerçekten cesur olup olmadığını göreceğiz. Beni ihraç edenler, yarın haklı çıktığım zaman ailelerinin yüzüne nasıl bakacaklarını değerlendirmelidir?

Değerli basın mensupları,

İYİ Parti’den ihraç edilmesi gereken ben değil, bu anayasa taslağını hazırlayan genel başkan yardımcıları Nuri Okutan ve Ahmet Kamil Erozan’dır. Derhal disipline sevk edilmeleri gerekir. Bu partiden ihraç edilmesi gereken, Türkiye üzerinde etnik nüfus çizimleri yapan Salim Ensarioğlu’dur; partinin yetkili kurullarından izin almadan AKP ile yeni bir anayasa taslağı üzerinde hem de bir AKP’li genel başkan yardımcısının başkanlığında yazan AKP emir-komutası altındaki Uğur Poyraz’dır.

Sayın Meral Akşener ise Türk milletinden, İYİ Parti seçmeninden özür dilemelidir.

Bana  gelince ben ihraç edilirsem mahkemeye giderek sonuna kadar demokratik hak ve hukukumu savunacağım. Adım adım Anadolu’yu dolaşarak ülküdaşlarıma ne olduğunu anlatacağım. Türk Milliyetçilerinin, vatanseverlerin bir kez daha aldatılmasını engelleyeceğim. ”

kaynak: https://haberiniz.com.tr/

Arkadaşlarınızla paylaşın

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
error: Uyarı: Korumalı içerik !!

Reklam Engelleyici Algılandı

Sitemizden en iyi şekilde yararlanmak için lütfen reklam engelleyicinizi kapatınız.