Uzun zamandan beri bu konu aklımın bir köşesinde beynimi cırmalayıp duruyor.
Gelişmeleri takip ediyorum.
Bekliyorum, gün geçmiyor ki yeni bir komplo ile, farklı bir entrikayla karşılaşmayalım.
Üstelik bu komplolar ve entrikalar o kadar basit oluyor ki oturup ağlamak mı, yoksa bu erazilliğe gülmek mi gerek bilmiyorum/bilemiyorum. Kararsızım.
Köyü severim, ancak köylünün mantığından da nefret ederim.
Bilirim ki ne kadar aşağılanası söz var istisnasız bilumumu köylüye aittir.
Örnek mi istersiniz?
Alın size örnek.
“Köprüyü geçene kadar ayıya dayı diyecen”
“Bal tutan parmağını yalar”
“Komşunun civcivi komşuya tavuk görünürmüş!
“Kaz gelen yerden tavuk esirgemeyecen”
Bu kadar yeter mi?
Bunca egoist ve eyyamcı laf nasıl atasözü olur yahu?
Bunlar bal gibi çıkarcı köylü kurnazlığının ifadesidir.
Malumdur bilirsiniz, “Cahilde eksik olan akıl değildir (O kurnazdır) eksik olan ahlaktır”.
Bu cümle tamamıyla köylü kısmısına müstehaktır!
Bu kadar girizgah yeter.
Geçelim
…
Filmi biraz eskiye saralım.
Adana Büyükşehir Belediyesi”ne icra gelmiş.
Gelmesi de gitmesi de tartışılır ya neyse..
Ben değilim o kertede!
Neyi almışlar?
Başkan Zeydan Karalar”ın masasıyla koltuğunu…
Buna kargalar bile güler yahu..
Ülke genelinde yayınlanan menşur muhalif gazetede çarşaf çarşaf haber.
Koskoca bir fotoğraf. Başkan Zeydan Karalar yere oturmuş elinde bir kurşun kalem, yerde serapa evraklar beyanat veriyor.
”Biz halkın hizmetindeyiz. Yerde de işimize devam ederiz.”
Bay gazete temsilcisi de yanına oturmuş sırıtıyor.
Buna köylü kurnazlığı denilmez mi yahu?
Fotoğraf karesinin arka planında bulunan devasa plazma tv”yi icra memuru almayı unutmuş herhal.
Plazma televizyon da amme hizmetinde ya, haciz edilemez sanmış..
Vallahi pek fena aldanmış!
…
Bir başka köylü kurnazlığı örneği..
Neymiş efendim birisi kütüphanede namaz kılmaz istemiş de görevli engellemiş.
İktidar yanlısı basın da dahil olmak üzere bütün sivil kuvvetler faceboklarda, vatsaplarda daha bilmem ne saplarda bunun paylaşımını yapıyorlar.
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar”dan yine acayip bir açıklama:
“Namaz kılmak isteyen gelir benim makamımda bile kılar.”
Hoppala…
Al bir kaya nerene dayarsan daya..
Bu açıklama köy kurnazlığının karşısında kasabalı savunmasına benzemiyor mu?
Kaç para aldıklarını ve sayılarını bilmem.
Ama bildiğim bir tek şey var Karalar”ın danışmanlarına danışmadığı… Yok eğer danışıyorsa ve böylesine abuk sabuk açıklamalar yapıyorsa ve bunu danışmanları da onaylıyorlarsa al sana irileşmiş tipik bir kasaba!
…
Bir başka köylü kurnazlığı da geçtiğimiz günlerde yaşandı.
Pozantı Belediye Başkanı Mustafa Çay 400 köpeği imha etmiş!
Ula elin akıllısı..
Pozantıda hepsini toplasan 400 köpek bulaman!
Mustafa Çay diyor ki “Gelsinler ıspat etsinler. Bir tek kare fotoğraf göstersinler. Gösteremezler. Dava açtım. Birilerinin bunlara “Dur” demesi lazım.
…
Son günlerin bir başka köylü kurnazlığı örneği de şehit eşi hanımefendinin Adana Büyükşehir Belediyesi”ndeki işinden çıkartılması oldu.
Şehide “Kelle” diyen adamın diplomalı, diplomasız gönüllü avukatlarının tekmili birden “Şehit” ve “Şehadet” kelimelerinin kudsiyetinden vurdular dem…
Ardından Yüreğir Belediyesi Basın Bürosundan bir açıklama: “Başkanımız şehidimizin eşine sahip çıktı.” Bültenin içeriğinde ise bir başka kurnazlık: “ Cumhurbaşkanımızın özel talimatıyla”…
La havle vela kuvvete…
Zeydan Karalar Büyükşehir Meclisi”nde açıklama yapıyor:
“Biz şehit eşini işten çıkartmadık. Hakkında bu kadar şikayet var. Bunların büyük bir kısmı bizden önceki döneme ait. Yasal olarak disiplin cezaları uygulanmış, fakat bu eleman iflah olmamış.Yasalar gereği işten çıkartılma kararı alınmış”
Buyurun buradan yakın. Şu, sıradan, basit köylü kurnazlığına bakın…
…
Etkili ve yetkililer, atanmışlar ve seçtirilmişler ağızlarını açınca “Adana”ya Büyükşehir” diyorlar.!
Yasal statü olarak öyle, onu geveliyorlar!
Vallahi de, Billahi de, Tallahi de yalan.
Adana büyük falan değil, hormonlu binalarla sadece iri bir şehir.
Eskiden “Büyük köy” derdik. Şimdilerde, evvelinde, kurnaz köylülerin, ahirinde doğudan gelenlerle Suriyeliler”in irileştirdiği için köy irisi Kasaba haline geldi..
Bunca basit, sıradan köylü kurnazlığıyla bezenmiş komplolar kurgulayarak entrika hazırlanan kente “Şehir” demek ne mümkün?
Mümkün, mümkün?…
Serde çıkar varsa bu kentte herşey mümkün…